Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Koronavirüsün (Kovid-19) Türkiye’deki ticaret üzerine etkisine, şirket satın alma ve birleşmelerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Avdagiç, pandeminin en büyük özelliğinin tarihin akışının hızlandırması olduğunu belirterek, bu özelliği sebebiyle kişilerin, şirketlerin ve ülkelerin bağışıklık sistemini test ederek değiştirdiğini söyledi.

Pandemi süreciyle ilgili rakamların izinden giderek, ticareti olumsuz etkileyip daralmasına yol açtığı söylemenin tek başına yeterli olmadığını ifade eden Avdagiç, şunları kaydetti:

“Burada görülmesi gereken şudur; Kovid-19, ticaret üzerinde sismik bir değişimin gerçekleşmesini sağlayıp olağanüstü bir şekilde, dijitale dönüşme sürecini hızlandırdı. Çünkü e-ticarete yönelik eğilimler, öngörülerin ötesinde artmaya başladı. Bir satış mecrası olarak e-ticarette ciddi bir patlama yaşandı. Türkiye, e-ticarette 5 yılda alacağı mesafeyi 5 ayda aldı. Dünyada ticarete etkisi özellikle e-ticaret alanında görülmüştür. Söz gelimi sadece mart ve nisan aylarında e-ticarette alışveriş yapmamış 5 milyon kredi kartı ilk defa online alışveriş yaptı. Bu rakamlar dönüşümün hızını göstermesi bakımından önemlidir.”

- “Kovid-19 sınır ötesi e-ticaret becerilerimizi harekete geçirdi”

Avdagiç, Kovid-19’un aynı şekilde sınır ötesi e-ticaret becerilerini de harekete geçirdiğini aktararak, “Şimdi Türk iş dünyası olarak, e-ihracatı yaygınlaştırmak için lojistik ve diğer sektörlerimizle koordineli ve hızlı hareket etmesini sağlamalıyız. Böylece küresel e-ticaret piyasasından ciddi bir pay almanın peşinde olmalıyız.” diye konuştu.

Bu süreçte fiziksel ortamda üretim gerektirmeyen birçok sektörün, esnek çalışma sistemini verimli bir şekilde kullanmayı başardığına dikkati çeken Avdagiç, “Elimizdeki veriler ve üyelerimizden aldığımız bilgiler ışığında Türkiye’nin Kovid-19 sürecine adapte olup üretim ve satış gibi alanlarda uygulamada başarılı olduğunu, bağışıklığını artırma imkanı oluşturduğunu söyleyebiliriz.” dedi.

Avdagiç, iş dünyası olarak oldukça umutlu olduklarını vurgulayarak, Türkiye’nin salgınla mücadelede ortaya koyduğu başarı tablosunun, dünyaya örnek olmasını sağlamakla kalmayıp, iş dünyasına da küresel çapta bir özgüven verdiğini dile getirdi.

Türkiye’nin aynı başarı, mücadele ve çıkış yolu üretim kabiliyetini de ticarete ve ekonomiye entegre etmeye çalıştığını ve bunda da başarılı olduğunu belirten Avdagiç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Haziranda üretimle iş hayatımızı açarken umutlu olmamızı, üretimin çarklarının tamamıyla durdurulmamasına, tekrar çıkış yapacak kapasitede tutulmasına borçluyuz. Çok daha önemli bir pozitif yansıma üretimin yapısında olmuştur. Başta tıbbi malzeme ve cihaz üretimi ile gıda sektörümüz olmak üzere birçok sektör pandemi ile birlikte üretmeyi başardı. Dünyanın hiçbir ülkesi, 30 günde maske üretimini 12 kat artıramadı, bunu bizim üreticimiz başardı. Aynı başarıyı tıbbi cihaz üretiminde gösterdik. İşte bu,Türk girişimcisinin değişen taleplere karşı arzda ne kadar esnek olabildiğini, yani üretimini değiştirebildiğini, talebe ne kadar hızlıca ayak uydurduğunu gösteriyor. Bunlar da gösteriyor ki endişelerimizin yanına planlarımızı da koyarak Türkiye’yi dünyada yeni bir yörüngeye oturtabiliriz.”

Avdagiç, birçok gelişmiş ülkeyle mukayese edilmeyecek şekilde, üretim çarklarının döndürülüp, bunun üretime ve ticarete entegre edildiğini ifade ederek, bunda yerli ve milli üretim yapısına yatırım yapılmasının katkısının büyük olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin başarılı olmasında ve başarıyı daimi kılmasında üç özelliğin etkili olduğunu anlatan Avdagiç, “Şirketlerimiz üretimlerini, yönetimlerini ve pazarlama süreçlerini pandeminin getirdiği yeni şartlara adapte etmede zaman kaybetmediler. Değişimin ve adaptasyonun kodlarını erken çözüp yolumuza devam ediyoruz.” diye konuştu.

- Bazı İTO üyelerinden uluslararası alanda şirket satın alma girişimi

Türk şirketlerinin uluslararası alanda şirket satın alma aksiyonlarına ilişkin soru üzerine Avdagiç, şu yanıtı verdi:

“Bu konuda üyelerimizden bazılarının girişimleri bulunuyor. Bu konuda şunun altını çizmekte fayda var. Pandemi, dünyada şirketlerin üretim, yönetim ve finansman yapılarında bozulmaya yol açıp onları güçsüz düşürdü. Ama aynı zamanda Çin kaynaklı pandemi, dünya üretiminin odak noktasındaki bu ülkeye karşı getirdiği olumsuzluklar nedeniyle başka ülkelerdeki şirketleri de daha değerli ve talep edilebilir kıldı. Dolayısıyla bu iki özellik, küresel anlamda şirket satın alma ve birleşmeleri tetikledi. Küresel yatırımcılar pandemi sürecinde ve sonrasında bu şekilde hazırlık yapıyorlar. Bunun ülkemize de yansımaları olabilir. O noktada dikkatli olup hiçbir üretken ve verimli şirketimizi, yabancılara kaptırmamalıyız. Pandemi, ekonomi politikalarını farklılaştırıyor, devlete yeni roller yüklüyor. Ekonominin içinde daha düzenleyici bir rol üstlenir hale getiriyor. Bu noktada hükümetler, üretken şirketlerini koruyor. Bizim de küresel yatırımcıyla, küresel akbabaları iyi ayırt etmemiz gerekiyor.”

- “Hava yollarından otellere kadar birçok seçenek masada olabilir”

Avdagiç, Kovid-19’un global marka ve şirket satın almaları için yeni, büyük bir dalga oluşturduğuna dikkati çekerek, “Koronavirüs pandemisi dünya ticaretinde ‘pause (durdur)’ tuşuna bastıktan sonra şimdi şirket ve marka satın almaları ile birleşmelerin ‘play (oynat)’ tuşuna basacak gibi görünüyor. Sebebi ister nakde dönmek için olsun, ister şirkete yeni bir yön vermek olsun dünya genelinde marka el değiştirmeleri yaşanacak. Petro-dolar zenginleri, akbaba fonları ve özellikle Çinli şirketler, Avrupa'da şirket bakıyor. Hava yollarından otellere kadar birçok seçenek masada olabilir. Özellikle moda, lüks sektöründe birçok markanın el değiştireceği haberleri geliyor.” diye konuştu.

- “Kovid-19 küresel değerli marka alışverişini hızlandıracak gibi görünüyor”

Avdagiç, Türk sermayesinin de bu yarışta şüphesiz olması gerektiğini belirterek, “Kovid-19 küresel değerli marka alışverişini hızlandıracak gibi görünüyor. Türkiye, Kovid sürecinde küresel değerli marka ve şirket satın almada hızlı balık olmalıdır.” dedi.

Uygun fonlarla doğru bir hedef belirlenip harekete geçilebileceğine işaret eden Avdagiç, “Kovid-19’un zayıf bıraktığı küresel marka ve şirketleri Türk sermayesinin satın alması için ortam müsait hale geliyor. Önümüzdeki aylarda birçok fırsat doğması bekleniyor. Değer katabilecek tüm global satın almalara açık olmak lazım. Satın almalar konusunda cesur ve sabırlı olmamız lazım. Ama şu kesin ki global satın almalarda ‘daha yüksek seçenek ve daha düşük fiyat’ imkanları doğacaktır.” diye konuştu.

Avdagiç, hem dünyada uygun şartlarla satın alabilecek şirketlerin takip edilmesi hem de Türk markalarının, ucuz bedellerle el değiştirmekten korunması gerektiğini vurguladı.

AA