Bloomberght
Bloomberg HT Haberler "İzmir İktisat Kongresi’nin uluslararası plandaki ağırlığı çok önemli"

"İzmir İktisat Kongresi'nin uluslararası plandaki ağırlığı çok önemli"

Boğaziçi Üniversitesi Emeritüs Prof. Dr. Zafer Toprak "Mustafa Kemal'in en büyük kaygısı da bu kongrede kapitülasyonlardı. İzmir İktisat Kongresi'nin siyasi yönü ve uluslararası plandaki ağırlığı çok önemli" dedi.

Giriş: 01 Mart 2023, Çarşamba 20:17
Güncelleme: 01 Mart 2023, Çarşamba 20:17

Boğaziçi Üniversitesi Emeritüs Prof. Dr. Zafer Toprak, Bloomberg HT'ye İzmir İktisat Kongresi'nin ekonomi tarihindeki önemini anlattı.

Türkiye İktisat Kongresi’nin 100. yılında yaptığı değerlendirmesinde Toprak " 1923 belki de mecazi anlamda en uzun yıl. Özellikle 3 tane kırılma noktası var. Bunlardan bir tanesi 17 Şubat tarihinde başlayan ve 4 Mart’ta biten Türkiye İktisat Kongresi. İkincisi 24 Temmuz’da Lozan’ı imzalamamız. Üçüncüsü de 29 Ekim’de Cumhuriyet’in ilanı. Bu üçlü sac ayağı aslında Cumhuriyet’i inşa eden olaylar dizimi diyebiliriz" şeklinde konuştu.

Toprak "İzmir İktisat Kongresi aslında çok kritik bir evrede gündeme geldi. Lozan’daki görüşmelerin kesintiye uğradığı bir evre bu" dedi.

İktisat Kongresi’nin siyasi yönü ve uluslararası plandaki ağırlığı çok önemli

Kapitülasyonların her türlü sınırlandırmaya karşı başkaldırıyı simgelediğini söyleyen Toprak “Mustafa Kemal’in en büyük kaygısı da bu kongrede kapitülasyonlardı. Konuşmasında da çok ayrıntılı bir şekilde kapitülasyonların ne olduğunu, neden kaldırılması gerektiğini anlattı. Burada Mustafa Kemal’in masanın öbür tarafındaki ülkelere karşı kapitülasyon konusunda açıkça ödün verilmeyeceği mesajını tüm dünya kamuoyuna iletme çabası içerisinde olduğunu görüyoruz. İzmir İktisat Kongresi’nin siyasi yönü ve uluslararası plandaki ağırlığı bence çok daha önemli” ifadelerini kullandı.

Bu kongrenin Türkiye’nin gelmiş geçmiş en kapsamlı kongresi olduğunun altını çizen Toprak “Bu kongreye 1135 kişinin iştirak etti ve Anadolu’nun dört bir yanından gelen temsilcilerle toplanan bir kongre. Amaçlardan bir tanesi de Türkiye ekonomisini entegre edebilmek. Osmanlı ekonomisinin yapısı daha çok liman kentler üzerine kurulu, dışa dönük bir yapıya sahip. Oysa Başkent olarak addettiğimiz Ankara ile birlikte içi entegre etme çabası içinde olacağız. O nedenle de demiryolu politikasına ayrı bir önem vereceğiz.

Türkiye kadın hareketinin de bir kırılma noktası

Osmanlı’nın bir önceki meclis yapısı bir ölçüde Türkiye’nin sorunlarına çözüm getirmemiş durumda. Bu kongre aynı zamanda çok farklı meslek gruplarını da bir araya getirme kaygısı içinde ve kongrede tüccar, çiftçi, sanayici ve işçi grubu olmak üzere 4 ayrı meslek grubu temsil ediliyor. Bu 4 meslek grubu içinden benim açımdan en stratejik olan işçi grubu. Türkiye’de sosyal politikalara yönelik açılımların da ilk programı bu kongrede gündeme geliyor. Bu kongre aynı zamanda Türkiye’de ilk kez geniş ölçekte kadınların ve erkeklerin birlikte aynı mekanda toplanarak yaptıkları bir kongre. Yaklaşık 500 kadın iştirak ediyor. Türkiye kadın hareketinin de önemli anlamda bir kırılma noktasıdır diyebiliriz" ifadelerini kullandı.

1920’ler Türkiye’de mali bağımsızlıklar için önemli adımların atıldığı bir evre

Toprak "Türkiye sanki 20’li yıllarda liberal bir iktisat politikası sürdürmüş, daha sonra da 30’larda devletçiliğe geçmişti gibi bir algı var. Bu bence doğru bir algı değil. 1920’ler aslında Türkiye’de mali bağımsızlıklar doğrultusunda önemli adımların atıldığı bir evre. Türkiye bu tarihlerde doğrulabilmek için resesyonist bir politikayı ön plana çıkardı diyebiliriz" dedi.