Bu oklar yaralar...
Dikkatli okuyucularımız, çoğu haklı eleştirilerinde bu hafta dozu biraz artırmış
BloombergHT.com'cular bu hafta da çay içmeye vakit bulamadı. Ey Cüneyt Başaran, duy sesimizi. Neyse kısa mesajımızı verdik, almayanlar utansın, deyip konumuza dönelim. Siyasi tartışmaların yatışmasının ardından dikkatler Merkez Bankası'nın faiz kararına çevrildi. Bu konu gündemden çıkar çıkmaz, hepimizin sabrının sınırlarını zorlayan Fed'in sabırsızlıkla beklenen toplantısı geldi. Bu da gündemden düştükten sonra dikkatlerimizi Fitch'in açıklamasına çevirdik.
Piyasaların gündemini bu şekilde yoğun biçimde kaplayan gelişmelere basitçe şöyle yaklaşıyoruz. Gelişme olmadan önce piyasa uzmanlarının beklentilerini derlemek, gelişmeyi en hızlı ve en doğru şekilde vererek hemen ardından piyasalar üzerinde etkilerine bakmak ve son olarak da gelişme sonrası uzmanların değerlendirmelerini almak.
Neyse, bunlar zaten yapmak zorunda olduklarımız. Ekmeğimizi bu yolla kazanıyoruz zira.
Eleştirilere gelirsek...
Dikkatli okuyucularımız bu hafta da işbaşındaydı. Bir okurumuz, "BDDK Vakıflara katılım bankası izni verdi" haberimize, "haber başlığında kurumun ünvanı yanlış. bbdk değil bddk olmalı" mesajını yollamış. Gerekli düzeltmeyi hemen yaptık, kendisine teşekkür ediyoruz. "Benzin fiyatlarında indirim" haberimize ise, "haberdeki izmir fiyatını gözden geçirin. 3,38 yerine 4,38 olmalı sanırım.", "izmir 3,38 bravo." ve "izmir 3,38 ise hemen gidip alalım" düzeltmelerini geçmiş değerli okuyucularımız.
İzmirli okuyucularımız sevinir, diye yaptığımız bu yanlışı elbette fazla uzatmadık ve düzelttik. Hatamızı görüp bizi uyaran dikkatli okuyucularımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Onların dikkati ve özeni bizleri daha dikkatli olmaya yöneltiyor ya da en azından yöneltmeli.
Diğer bir değerli okuyucumuz, "EPDK'dan 17 şirkete 2,1 milyon liralık ceza" haberimize, "Bu şirketlerin isimleri nelerdir? Haberi tam olarak okuyucu olarak hakkımız diye düşünüyorum." eleştirisini getirmiş. Çok haklı. Haberi Anadolu Ajansı'ndan aldık, ancak daha dikkatle değerlendirip ya şirketlerin adlarını eklemeli ya da haberi hiç girmemeliydik. Okuyucumuza, haberciliğin en önemli kuralı olan 5N+1K'nın "K"sını tekrar hatırlamamızı sağladığı için çok teşekkür ediyoruz.
Eleştiri tonunun çıtasını biraz yükseğe çeken değerli bir okuyucumuz, "İşsizlik 4 yılın en yükseğinde" haberimiz için, "işsizlik aralık ayında beklentinin altında şeklinde başlık atmanız çok dikkatimi çekti.bunu neden yapıyorsunuz? size baskımı yapıyor hükümet? korkuyormusunuz?" demiş.
Öncelikle bu gibi haberleri geliştirirken nasıl bir yol izlediğimizi anlatayım. Veri açıklandığında elimizde elbette ilk önce yalnızca bir rakam oluyor ve biz bunu önceki rakamla ve beklenti ile karşılaştırıyoruz. Hangi karşılaştırma daha anlamlı ise başlığımıza onu çıkarıyoruz. İşsizlik haberinde, ilk önce rakamın beklentinin altında çıktığı dikkatimizi çekti, ancak geçmiş rakamları incelediğimizde, verinin 4 yılın en yüksek seviyesine çıktığını gördük ve başlığı değiştirdik. Bu sık yaptığımız bir uygulamadır. Özetle haberlerimiz veriler üzerinedir.
"Dolar ‘Fed’ sonrası düşüşü sürdürüyor" haberimize ise yine 'nazik' bir okurumuz, "kafanız iyi mi sizin dolar sabahtan beri aynı" eleştirisini getirmiş. Üşenmedim, grafiği açtım ve doların seyrine baktım. Dolar o gün sabah 09:20'ye kadar düşmüş ve daha sonra 1.07 seviyesinde destek bulmuş. Yani haber yazıldığı sırada doların yönü aşağıymış. Özet olarak sabahın o saatinde "kafamız iyi" değilmiş.
"Eski MB Başkanı Durmuş Yılmaz siyasete giriyor" haberimize ise heyecanlı olduğu yazdıklarından belli kıymetli bir okuyucumuz, "eski mb demissiniz ya! mb eski baskani olmayacak mi? ;) bizim merkez ne cabuk eskimis... editör kardes genclere yanlis ögretmeyelim" eleştirisini getirmiş.
Naçizane Türkçe bilgimize göre, "Merkez Bankası Başkanı" belirtisiz isim tamlaması, sıfat tamlaması değil. Dolayısı ile doğru kullanımı "Eski Merkez Bankası Başkanı"dır. Formülü şöyle örneklendirelim. Sıcak tarhana çorbası, deriz. Tarhana sıcak çorbası değil. Söz konusu iddia ancak belirtili isim tamlamasında doğru olabilirdi. Yani Merkez Bankası'nın eski başkanı tamlamasında geçerli olabilirdi. Son dönemlerde dilde yaygınlaşan bu "yanlış" iddia bazı isim tamlamalarının sıfat tamlaması gibi algılanmaya başlamış olmasından kaynaklanıyor. Örneğin cam kapı, tahta masa gibi.
Yiğit Andaç adlı okuyucumuz, e-posta yoluyla, "2030 senesinde Cin ABD'yi ekonomik buyukluk olarak 2 kat oranda gececekmis ve su anda Cin ileri teknoloji ihracatının oranı toplam ihracatta %35 orandaymıs ve 2030 senesinde bu oran %50 oranına artıs gosterecekmis yani cin 2030da yaklasık 10-15 trilyon dolar senede ileri teknoloji ureten bir ekonomi durumuna gelirse eger bu durumda boylesine buyuk bir ekonominin karsısında hicbir duramaz bence. bu durumda Cin ekonomisi dunyayı ezer gecer bence bu durumda Turkiye'nin durumu ne olur acaba" diye sormuş.
Çin'deki ekonomik büyümenin 2030 yılında nasıl bir etkisinin olacağını bilemem ve bu konuda birşeyler söyleyebilmek için ciddi modellemelere ve akademik çalışmalara ihtiyaç var. Özetle bu iş beni aşar. Ancak Türkiye eğer büyüme modellerini değiştirir ve finansman yoluyla değil de üretim yoluyla büyüme modeline geçebilirse, bence ne Çin ne de başka bir ekonomik dev karşısında ezilmez. Umarım hep birlikte aydınlık yarınlara çıkarız. Mesajı için kendisine teşekkür ederim.
Bağlantı için tıklayınız...Bu haftalık da bu kadar...
Esenlikler dilerim,
aoz@bloomberght.com