Advertisement

Günümüzde şirketlerin yüzde 80'i hayat döngüsü içinde en az bir kez krize girerken yüzde 25'i alacaklarını tahsil edemedikleri için faaliyetlerine son veriyor.

Dünyanın önde gelen alacak sigortası şirketlerinden Euler Hermes’in Uluslararası Tahsilat Zorluğu Raporu’na göre; Türkiye; 50 ülkenin yer aldığı listede 57 puan ile küresel ortalamanın üzerinde ve tahsilatın en zor olduğu 14’üncü ülke konumunda.

Hal böyle olunca KOBİ'lerin tahsilat riskine karşı alınacak yeni önlemlerle, şirketlere nakit akışında rahatlık sağlanması gündeme geldi. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, KOBİ'leri alacaklarını tahsil edememe riskine karşı korumak için çalışma başlattıklarını kaydederek bu kapsamda Hazine olarak, KOBİ'ler için bankacılık sisteminde teminat olarak kullanılabilecek ve krediye ulaşmayı kolaylaştıracak alacak sigortasını yagınlaştıracaklarına dikkati çekti.

Özellikle ekonominin durgun olduğu dönemlerde malını satıp alacağını tahsil edememe korkusu yaşayan işletmeler, alacak sigortası şirketlerinin kapısını  çalmaya başladı bile.. Ama halen bir çok şirket  bu konuda çekinceli davranıyor. Alacak sigorta şirketleri, belli bir prim karşılığında ticari alacağın ödenmeme riskine karşı ortaya çıkan kayıpları karşılıyor fakat prim tutarı nedeniyle bazı KOBİ'ler çekingen davranabiliyorlar.

Bilindiği gibi Türkiye'de ihracata sigorta yapan iki kesim var:  Özel tarafta en büyük oyuncular Euler Hermes ve Coface.  Bu iki  uluslararası  dev kuruluşu daha küçük pazar payı ile Atraduis takip ediyor.  Diğer alanda ise en etkin oyuncu; Türk Eximbank.

2017 yılında Kredi Garanti Fonu, KOBİ'lerdeki likidite sıkışıklığının aşılmasına yardımcı olmuştu ve sektörde hasar oranlarının düşmesinde etkin rol oynamıştı. Geçtiğimiz yıllarda yüzde 100'ü aşan hasar oranları, geçen yıl yüzde 50'nin altına geriledi.

Konuştuğum sektör temsilcileri, her ne kadar 2015-2016 yıllarındaki kadar olmasa da son dönemde hasar oranlarında bir miktar artış yaşandığında hem fikirler.

Şimdi aklımıza ister istemez 'En riskli sektörler hangileri?' sorusu gelebilir. Tahmin etmek zor değil, halen ülkede 650 bin konut stoku bulunduğu dikkate alındığında, İnşaat ve inşaat bağlantılı sektörlerin riskli olduğunu söyleyebiliriz.

Sektör temsilcileri, son  iki yıldır bankalar tarafından  ikinci derece teminat sayılan alacak sigortası poliçelerinin daha yaygın biçimde kullanılmasının önünün açılmasını talep ediyorlar.