Advertisement

Hazır giyim sektörü, Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı ikinci sektör. Geçen yılı 17,6 milyar dolarlık ihracatla kapadı ve 15,8 milyar dolar cari fazla verdi.

Avrupa Birliği'nin ikinci büyük tedarikçisi konumunda. AB ülkelerinin tekstil ihracatımızdaki payı yüzde 71. Almanya ve İspanya'dan sonra üçüncü büyük pazar İngiltere.

Sektörün geçen yıl 18 milyar dolarlık hedefin altında kalmasının nedeni Aralık ayında ihracatta yaşanan düşüş. Avrupa'daki büyümeye dönük endişeler ve Brexit süreci nedeniyle siparişlerin ertelenmesi..

Türk tekstil sektörünü bugünlerde kara kara düşündüren konuların başında Brexit süreci geliyor. İngiltere'ye yapılan 2 milyar dolarlık ihracat risk altında.

İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe, İngiltere ile Türkiye arasında serbest ticaret anlaşmasının imzalanmaması durumunda 2 milyar dolarlık İngiltere pazarında moda endüstrisinin ağır darbe alacağı görüşünde..

"İhracatımızı Gümrük Birliği çerçevesinde gümrük vergisi ödemeden ATR belgesi ile yapıyoruz. Brexit sonrası sıfır gümrük vergisi ile ihracat yapma imkânımız kalmayacak" diyen Gültepe, yüzde 12'lik ek vergi sonrası İngiliz müşterilerin başka pazarlara yöneleceğini belirtiyor.

Tekstilcileri düşündüren diğer pazar ise İran. Yaptırımların ardından 2016 yılında hazır giyim sektörünün İran'a yaptığı 350 milyon dolarlık ihracat geçen yıl 140 milyon dolar ile 23.sıraya gerilemiş. İran'ın bazı ürünlere koyduğu ithalat yasağı sonrası tekstilcilerin İran'a ihracat şansı kalmadı. İran’daki Türk mağaza zincirlerinin ürünlerini göndermesi bu durumda pek mümkün gözükmüyor.

DEİK Başkanı Nail Olpak, röportajımızda İran ile Türkiye arasındaki tercihli ticaret anlaşması içerisinde 300 küsur malın etkilendiğini belirtti.

Olpak, "En azından ambargo kapsamında olan ürünlerde değil ama onun dışındaki ürünlerde İran'ın yapmış olduğu bu uygulamanın netice itibariyle ilk planda bize zarar verir görülmekle birlikte uzun vadede İran'a da zarar vereceğini düşünüyoruz. Ticaret Bakanlığımız bu konuyla ilgili görüşmelerini sürdürüyor. İran'ın kendi ülkesinde üretilen ürünler noktasındaki bakış açısı doğrudur ama tercihli ticaret anlaşmasına riayet eder bir tavır içinde bunu dengeleyeceğine inanıyoruz" açıklamasıyla İran pazarıyla ilgili sorunun çözümü görüşmelerin sürdüğünü işaret etti.

İPLİĞE VERGİ KARARINDA SEKTÖR İKİYE AYRILIYOR

Sektörün temel hammaddelerinden biri olan ithal ipliğe getirilen ek gümrük vergisi konusunda ise sektörde görüş ayrılıkları dikkat çekiyor. İHKİB Başkanı Gültepe'ye göre, ithal iplikte yüzde 5-8 ek gümrük vergisi, zor şartlarda fiyat tutturmaya çalışan hazır giyim ihracatçılarının hareket kabiliyetini daha da azaltıyor.

Gültepe, hazır giyim sektörünün üretimde yüzde 80'in üzerinde yerlilikle çalıştığını, sınırlı miktardaki ithal ham maddeyi de katma değerli ürüne dönüştürerek ihraç ettiğini kaydederek son 6 ayda iplik ithalatında ürün türlerine göre yüzde 25-50 düzeyinde düşüş olduğunu söylüyor.

İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz ise tam tersi görüşte. İplik ithalatına yüzde 15-20 civarında ek vergi getirilmesi gerektiğini, bu sayede ilgili iplik ithalatını yarı yarıya düşürüp içerideki üretimin hareketlenebileceğini savunuyor.

"KUR SEVİYESİ REKABET EDEBİLECEĞİMİZ BİR SEVİYE DEĞİL"

Sektör, yeni yıla azalan rekabet şansıyla girdi. Avrupa'nın alımları düşürdüğü bir dönemde ek gümrük vergilerinin yarattığı geçiş süreci biraz daha sancılı geçiyor. İHKİB Başkanı Gültepe, kurlardaki düşüş ve ücretlerdeki artışın rekabet şansını azalttığını söylüyor ve ekliyor: "Rekabet edebileceğimiz fiyatın olması lazım. Şu anki kur seviyesi, bizim açımızdan rekabet edebilecek bir seviyede değil. Doların 6, Euronun 7, Poundun 8 seviyesinde olduğu bir dönemi pazar satın almıştı. Kurlardaki düşüş, ücretlerde yüzde 20'lik artışla firmaların girdi maliyetleri yüzde 35 oranında arttı. Bu girdi maliyetlerini tolere etme şansı yok."