Advertisement

Dünyada artan korumacılık eğiliminden en çok etkilenen sektörlerden biri çelik sektörü. Türkiye'nin ihracatında 4.büyük sektör.

Geçen yıl sektörün ihracatı miktar bazında yüzde 20,8 artışla 21,4 milyon tona yükselirken, değer bazındaki ihracat ise yüzde 36,1 artışla 15,6 milyar dolara ulaştı.

Sektörün gündeminde iki konu var. İlki, geçtiğimiz yıl ABD'nin Türkiye'den çelik ithalatına ek yüzde 25 ek vergi getirerek vergi oranını yüzde 50'ye çıkarması.

Bu hamle sonrası Türkiye'nin ABD'ye ihracatı geçen yıl yüzde 40'a yakın oranda düşüş gösterdi. Sektör temsilcileri, kararda yumuşama olmaması durumunda ABD pazarının tamamen kaybedileceğini söylüyor.

ABD'nin korumacılık hamleleri dünyada adeta domino etkisi yarattı ve diğer ülkelerin de kalkanlarını kuşanmasına neden oldu. Ocak ayında Avrupa Birliği, çelik ithalatı kotalarını 2021'e kadar uzatma kararı aldı. Türkiye için bu karar oldukça önemli çünkü pazarlarımız içerisinde AB'nin payı yüzde 45 seviyesinde. Şubat ayı başı itibariyle karar yürürlüğe girdi.

AB'nin Türkiye'ye ayırdığı inşaat çeliği kotası Şubat-Haziran dönemi için 117,231 ton, Temmuz 2019-Haziran 2020 dönemi için 301,537 ton, Temmuz 2020-Haziran 2021 dönemi için ise 316,614 ton olarak belirlenmişti. Buna göre Türkiye'ye 2,5 yıllık dönem için ayrılan toplam inşaat çeliği kotası 735,383 ton oldu. Fakat sadece geçen yıl Türkiye'nin AB'ye inşaat çeliği ihracatı 821,178 ton idi. Diğer bir deyişle yıllık çelik ihracatımızdan daha az bir tutarı 2.5 yıllık sürede ihraç etmek durumundayız.

Çelik İhracatçıları Birliği toplantısında konuştuğumuz sektör temsilcileri, Aralık ve Ocak'ta sevkedilmiş, gümrükte bekleyen ithalatı yapılmamış ürünler olduğunu bu nedenle 117 bin olan kotanın 110 bin tonunun kullanıldığını söylediler. Mayıs itibariyle diğer ülkelere tanınan kotanın dolmaması durumunda Türkiye'ye kotaları kullanma imkanı verilecek.

Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Çolakoğlu Metalurji CEO'su Uğur Dalbeler, konuya ilişkin olarak, "Avrupa bizim en büyük pazarımız. Yüzde 45'e yakın pazar büyüklüğü var, bu rakam yüzde 35'lere geriler. İnşaat çeliğinde çok büyük bir potansiyel var. Onu tamamen kaybetmiş durumdayız. Bize verilen kota, bugün yapabileceğimizin onda biri bile değil. Nitekim ilk 180 günlük kota 2 Şubat itibariyle başladı ve 2 günde tamamen doldu. Dünyada çelik ithalatında en büyük iki pazar olan ABD ve Avrupa'nın kapanmış olması hem diğer ülkelerde ihracat gücümüzü etkilemekte hem de yapabileceğimiz ihracatın miktarsal ve değersel olarak önüne engel çekmekte. Bugünkü koşullar içinde 2018 ihracat rakamına yaklaşmamız pek mümkün gözükmüyor" diye konuştu.

Çin'deki yavaşlama ve Çin'in yeniden agresif ihracat politikasına yöneleceğine ilişkin beklentiler de ihracat tarafında daha temkinli olunmasına yol açıyor.

İç pazara baktığımızda çelik sektörü, inşaat, imalat, otomotiv ve beyaz eşya sektörlerine üretim yapıyor. Geçen sene bu sektörlerde yaşanan daralma nedeniyle çelik tüketimi yüzde 12 oranında gerilemişti. Dalbeler, inşaat çeliği üreten pek çok tesisin durduğuna dikkat çekerek bu koşulların fabrikaları üretimlerine ara vermeye zorladığını söylüyor. Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Aslan ise ilk çeyrek itibariyle iç pazarda daralmanın yüzde 40'a ulaşmasını öngörüyor.

Sektörün 2019 için hedefinde yeni pazarlar var. Amerika pazarındaki düşüşü Asya ile telafi ettiklerini kaydeden Aslan, Güneydoğu Asya, Batı Afrika ve Latin Amerika'nın kendileri için önemli olduğunu belirtiyor.

Çelik sektörü için 2019 yılı oldukça zorlu geçecek. Alternatif pazarlara açılmak, sektör için kaçınılmaz olacak.