Bloomberght
Bloomberg HT Görüş Cüneyt Başaran Çin'den yayılacak sistemik tehlikelere dikkat

Çin'den yayılacak sistemik tehlikelere dikkat

Giriş: 11 Mart 2014, Salı 11:19
Güncelleme: 11 Mart 2014, Salı 14:56

2014'de ciddi ciddi takip edilmesi gereken, dikkatlerin üstünde toplanması gereken riskler var:

1 - Çin ile ilgili konular çok uzağımızda gerçekleşiyor gözükmekle beraber Çin'de buzdağının görünmeyen kısmının yavaş yavaş yukarı çıkması

2 - Gelişmekte olan ülkerden bir ya da birkaçının duvara çarpma ihtimali

3- Rusya gibi devasa bir bölgenin Kırım gibi Ukrayna'nın bir bölgesini "istila etmek" istemesi ve arkasından referandum ile bu süreci gerginliğe götürmesi...

2014 içersinde benim piyasalar için en çok korktuğum konulardan biri Çin ekonomisinin hızlı bir şekilde soğuma ihtimaliydi. Çin'in ihracat rakamının yüzde 18 gibi bir oranda aşağıda gelmesi, 2009 yılından beri görülen en sert ticaret açığını vermesi bir anda piyasaları allak bullak etti.

Mevzu sadece Çin borsasının yüzde 1,5 gerilemesi değil. Dikkat edilmesi gereken önemli bir detay var: Demir cevherinde son 18 ayın, bakırda son 2 yılın en düşük fiyatlarını gördük.

Çin bu piyasalarda o kadar hakim ki Çin'in tüketmediği, "Ben yüzde 8 - 9 büyüyorum arkadaşım, bütün bu emtiaya ihtiyacım var." demediği bir noktada başta demir ve bakır cevheri olmak üzere, ardından da petrol, tüm bu ürünlerde çok ciddi bir geri çekilme oluşuyor.

Bu geri çekilme biizm gibi emtiasını dışarıdan almak zorunda kalan ülkeler için iyi bir gelişme gibi görünüyor olabilir. Financial Times'ın da dikkat çektiği gibi öyle bir oyun vardı ki bu oyun bozuluyor ve çok dikkatli olmak lazım. Nedir bu oyun?

Çin'de iş yapan bir firma, kullandığı ana madde demir cevheri ya da bakır. Sermayesini bu emtiaya yüklüyor, sonra bu emtia depolara geliyor. Ardından söz konusu firma, bunları teminat olarak gösteriyor. Sonra Amerikan Doalrı cinsinden kredi alıyor. Bir sonraki aşamada ise aldığı krediyi yuana çeviriyor. Sonrasında ise Çin'deki gölge bankacılık sistemi ile yani bankaların aradan çıktığı şirketlerin kendi vasıtaları ile kredi verdiği sistemle yuan cinsiden bu krediyi başka bir şirkete veriyor. Son aşamada ilk şirketin teminatı orada demir olarak duruyor ama üzerine yaratmış oldugu türev ürünlerde bir başka şirkete kredi vermiş oluyor.

Buradaki handikap şu:

1 - Verilen mal geri dönmezse yandı gülüm keten helva.

2 - Depolardaki emtianın değeri düştüğünde kredi veren banka "teminatını tamamla" demeyecek mi?

Çin'de büyük bir güneş paneli üreticisi bir fimanın temerrüde düştüğünü gördük. Buna benzer şekilde birçok Çinli firma bu döngünün içinde olduğundandır ki çelik ya da bakır fiyatlarındaki bu düşüşten dolayı büyük sıkıntıya girecek.Çin'de buzdağının görünmeyen kısmı yavaş yavaş yüzeye çıkmaya başlıyor ve ortaya çıkan görüntü de pek parlak değil.

-Gelişmekte olanlar...

Bizim gibi emtiayı ithal eden ülkeler için belki fiyatların düşmesi olumlu bir gelişme gibi görünebilir. Fakat Çin'in büyüyemediği bir dünyada hammade istediği kadar ucuz olsun, gelişmekte olan bir ülke de zorda kalır. Çin'den yayılabilecek olası bir sistematik risk dalgası piyasalara büyük bir satış dalgası getirebilir ki bunun kilometrelerce ötedeki Türkiye'yi de etkilediğini görürüz, Brezilya'yı da Rusya'yı da...

-Putin ne yapıyor?

Ve geçelim üçüncü ayak olarak Rusya'ya. Putin, İkinci Dünya Savaşı'ndan beri olan olabilecek en büyük resti çekti. ABD'nin bölge üzerindeki hırsı yeni bir mevzu değil ve tabii Rusların da. Fakat Putin hiç beklenmedik bir anda, Rusya'nın ekonomik açıdan en güçlü olmadığı dönemlerden birinde, elinde ekonomik olarak oynayabileceği kartlar varken, elinde bir enerji silahı mevcutken neden böyle bir hamle yaptı? Bütün dünyayı karşısına alacağını bilmiyor muydu? Bu hamleye karşı ABD sesini yükseltti, ekonomik yaptırımlar geliyor. Avrupa gelen baskı dalgasına dayanamadı. Almanya, Hollanda, İngiltere.. Ayakları geri geri gitse de yavaştan ABD'ye katılamaya başladılar. Örneğin Rus yetkililere vize verilmiyor olması bir hamle. Bir sonrakı hamlede Rusya'nın Dünya Ticaret Örgütü ile münasebetine bakılacak. Sonrasında ise Rusya'nın izole edilme ihtimali duruyor kapının önünde. Fakat bununla birlikte daha önce de belirttiğimiz gibi AB'nin Rusya ile 450 milyar dolar ticareti var. Dolayısıyla atılacak olan hamleler işi daha da içinden çıkılmayacak boyutlara taşıyabilir.

Kırım 16 Mart tarihinde referanduma gitmeyi planlıyor, bölge de stres daha da artacak. Kırım halkı, Rusya'ya evet dediğinde ne olacak? Gürcistan ve Moldova başta olmak üzere bölgedeki diğer ülkeler nasıl bir yol çizmek "zorunda" kalacaklar?

Polonya, Macaristan, Slovakya yanlarına Macaristan'ı da alarak ABD'ye "Ne yap, yap şu kaya gazını çıkar. LNG olarak tanker ile bize gönder." dediler. Çünkü Rusya, Ukrayna'nın pimini çektikten sonra sıra onalara da gelecek sesleri yükselmeye başladı.

"Putin, aslında yeni bir soğuk savaşın mı pimini çekti?" sorusu belki iddialı geliyor, fakat ülkeler saflarını ekonomi kartları üzerinden belirliyorlar. Bu yüzden gerek AB, gerekse eski Sovyet ülkeleri "safları ayıralım" ya da "safları sıkılaştıralım" nidalarına bu baskı altında uzun süre kayıtsız kalamayacaktır.