Advertisement

Cevap: Hayır.

"O zaman dağılabiliriz." diye bitmeyecek tabii ki yazımız. Ama TCMB'nin üzerine gereksiz bir yük yüklememek adına ve özellikle kurdaki her türlü sıkıntıyı merkeze yüklemeye bayılan yorumcularla aynı kareye girmemek için baştan rezervimi koymak istedim.

O zaman mevzuya her zaman yaptığımız gibi biraz daha geniş pencereden bakalım.

-TL'yi baskı altında tutuan faktörler ne?

İlk sırada FED geliyor. Elimizdeki verilere göre FED önümüzdeki ay tahvil alımını bitiriyor. Ayrıca yine elimizdeki veri setine göre seneye Mart ile haziaan ayları arasında ilk faiz artırımını yapıyor. Hatta Fed faizinin 2015 sonunda % 1,375; 2017 sonunda da % 3.75 olacağını dahi biliyoruz.

Nereden mi biliyoruz? Yellen açıkladı işte. Bu korku piyasalara Dolar aldırıyor. Dolar endeksi son 4.5 yılın zirvesinde ve bütün kurlar değer kaybediyor. Kimse ABD Dolarının daha ne kadar değer kazanacağını bilemiyor. Demek ki TCMB'nin bu konuda yapabileceği bir şey yok.

İkinci sırada Jeopolitik riskler geliyor. Özellikle IŞİD krizinin aldığı son durum ve Suriye sınırımızda yaşanan hareketlilik yatırımcı nezdinde TL üzerinde ayrıca kırılganlık yaratıyor. Sınırda Suriye tarafına geçmeye çalışanlar, oradan Türkiye'ye doğru kaçanların yarattığı kargaşa görüntüsü Türk varlıkları üzerinde satış baskısını artırıyor. Tabii içeride "Barış Süreci" olarak isimlendirilen sürecin de gelen açıklamalara göre yara alıyor algısı bu kırılganlığı artırıyor. Peki TCMB'nin bu konuda yapabileceği bir şey var mı? Hayır.

Üçüncü sırada derecelendirme kuruluşları geliyor. Kısa bir sonra hem Fitch hem de Moody's Türkiye ile iligi notlarını açıklayacaklar. Fitch'de notumuz BBB- durağan, Moody'd de ise Baa3 negatif. Her ikisinde de yatırım yapılbilir ülke notunun dibinde bulunuyoruz. Fitch için belki bir hamlelik yerimiz var ama eğer Moody's negatif bir değerlendirme yaparsa bunun anlamı Türkiye'nin yatırım yapılabilir ülke notunu kaybetmesi demek. TCMB'nin bu konuda da yapabileceği bir şey de yok.

Son sırada enflasyon beklentilerinin bozulması ve TCMB'nin krebilite kaybı geliyor. İşte bu konuda TCMB'nin yapabileceği, hatta geciktiği çok şey var. Enflasyon almış başını gitmiş, sene sonu çift haneli olma riski var. Diğer yandan hiç kimse faiz indirmezken geçtiğimiz 3-4 ayda 175 baz puan faiz indiren bir TCMB var.

O zamanki faiz indirimlerini "enflasyon inecek, küresel piyasalar toparlıyor" argümanlarına dayanarak yapan TCMB şimdi çok farklı bir resimle karşı karşıya. Enflasyon düşmüyor üstelik küresel piyasalar yeniden karıştı. İşte TCMB'nin bu konuda yapacağı çok şey var.

TCMB ilk hamleyi doğru bir zamanlama ile yaparak hem dövzi satım ihalelerini artırdı hem de likiditeyi kısarak TL faizini % 10'lara kadar çıkarttı. Ancak bundan sonrası daha önemli.TCMB'nin geçtiğimiz Şubat - Mart dönemi gibi uzun soluklu bir sıkılaştırma yapması gerekebilir. Çünkü türbülansın ne kadar süreceğini bilmiyoruz. Bu sebeple içeride repo faizleri dolayısıyla tahvil faizleri ve en nihayetinde kredi faizleri yükselecek ve orada da kalacaktır. Ancak bu şekilde TCMB'nin faiz koridorunda neden ısrarcı olduğu izah edilebilir.

Sorun da tam burada başlıyor: TCMB bu karar alabilir mi? Alırsa hükümet bu konuda ne der?

İzleyip görelim.