Advertisement

Gerçekten faizleri düşürelim ve hep beraber rahat edelim.

Ekonomi ekranından ve siyasetçilerden sık duyduğumuz "faizler çok yüksek, düşmesi lazım" ifadeleri sanırım hepimizin malumu. Bu konu o kadar sık gündeme getiriliyor ki sokaktan bir vatandaşı çevirin, sorun " Türkiye'de faizler yüksek mi ?" diye , büyük ihtimalle alacağınız cevap " Evet" olacaktır. Aynı vatandaşa 2. soru olarak "" Peki enflasyona karşı birikimlerininizi koruyabiliyor musunuz? sorusunu yönlendirin, bu sefer alacağınız cevap "Birikim mi? Ay sonunu zor getiriyoruz " tadında olacaktır.

Enflasyon ve İthalat bize ait değil

Enflasyon, tasarruf, reel faiz sarmalına birazdan geleceğiz. Ancak kısa bir paragraf ithalata açmak istiyorum. Niye diye soracak olursanız; faiz- enflasyon ikilisinde yaşanan "Faiz çok yüksek, enflasyon bize ait değil" algısının bir benzeri ihracat -ithalat ikilisinde yaşanıyor. 

Her ay TİM ihracat verilerini açıklar. Arkasından ilgili bakanlıklar ihracat ile ilgili istatistikleri yayınlar. Eğer o ay ihracat artmışsa, ya da ihracatta bir rekor kırlımışsa, gündem tamamen ihracat verileri üzerine kurulur. Ancak aynı ay ithalatta da rekor tazelenmiş olabilir. Ya da ne enerji ne de teknolojide yoğun ürün ithal etmediğimiz Çin'den ithalatımız aylık 2 milyar doları aşmış olabilir. İşin bu bacağı ile ilgileneni bulamazsınız. Çok ararsanız ekonomi sayfalarında ithalat rakamlarının ayrıntıları yakalarsınız.

Dolayısıyla bizde genel kanaat "enflasyon iner, çıkar ama faizler kesinlikle çok yüksek. İhracat rekorlar kırıyor, ithalat da yükseliyor sanırım" tadında ilerler.

Enflasyon hala %9

Bugün açıklanan Ekim Ayı enflasyon verilerine göre,Türkiye'de yıllık bazda TÜFE yüzde 8.96, ÜFE yüzde 10.10 ve çekirdek enflasyon da yüzde 9.04.

Sadece Ekim ayında giyim ürünleri yüzde 10, gıda ürünleri yüzde 2.65 ve konut ise yüzde 2.9 artmış ve aylık tüketici fiyatları endeksini % 1.9'a çıkartmış. Hangi ayda? Benzin pompa fiyatlarının ortalama yüzde 3.5 düştüğü, yine TL'nin ABD Dolarına karşı yüzde 3 civarında değer kazandığı Ekim ayında.

Bugün açıklanan enflasyon verilerine göre Bloomberg'in takip etiiği 124 ülke içinde yüzde 9'luk  oranı ile en yüksek enflasyona sahip 9. ülkeyiz. Bizden daha yüksek enflasyonu olan ülkeler ise Venezuela, İran, Beyaz Rusya, Ukrayna, Gana, Moğolistan, Mısır ve Jamaika.

Politika Faizimiz ise yüzde 8.25

Enflasyonun yüzde 9 olduğu yerde TCMB'nin referans faizi yüzde 8.25 seviyesine duruyor. TCMB faiz koridoru isle bu oranı yüzde 10'lara kadar zaman zaman yükseltse de Türkiye'nin resmi fonlama faizi ne diye sorulduğunda alıncak cevap "yüzde 8.25" olacaktır.

Yine Bloomberg'in derlediği bir başka tablo ile ilerleyelim. Bloomberg uygulanan referans faizi ile mevcut enflasyon arasındaki farka (Reel faiz) göre ülkeleri sıralamış. Türkiye'de bu oran yüzde -0.95.  Yani NEGATİF FAİZ söz konusu. Peki diğer gelişmekte olan ülkelerde nasıl?

Örnekler üzerinden gidelim : Brezilya yüzde +4,5, Rusya yüzde +1,5, Hindistan yüzde +1,70, Endoenzya yüzde +3,00, G. Afrika yüzde 0.

Bir de gelişmiş ülkelere bakalım : ABD yüzde -0,75, İngiltere yüzde -0,50, Euro Bölgesi yüzde -0,35, Kanada yüzde -1,00. 

Görüleceği üzere bizde yüzde 1'ler civarında seyreden negatif faiz dünya üzerinde deflasyon riski bulunan, rezerv para olma özelliği taşıyan ülkeler de bile bulunmuyor.

Bu resme rağmen faizi düşürürsek ne olur?

Diyelim ki faizi düşürmekte ısrarcıyız. Beklentimiz odur ki "ciddi bir küresel ekonomik soğuma riski var. Faizleri şimdiden düşürelim. Nasılsa talep eksikliği ve maliyet azalışı sebebiyle enflasyon düşecek" Bu beklenti ile faizleri % 8.25'den diyelim ki % 7'lere çektik.

a- 2011'de olduğu gibi hikaye tutar. Biz bunu önce görmüş oluruz. Emtia fiyaları düşük kalır, FED faiz artırımları konusunu ağırdan alır. O zaman biz, ekonomideki soğumanın riskini azaltıp önden yüklemeli müdahale büyüme kaleminde az hasarla bu dönemi atlatırız.,

b- 2006'da olduğu gibi hikaye tutmaz. Faizleri indiririz ama küresel ekonomideki beklentilerimiz gerçekleşmez. Petrol fiyatları daha fazla düşmez ve FED faiz artışı olasılığı gelişen ülkeler üzerinde tahribata devam eder. Bu durumda ise TL'nin ciddi değer kaybının yaratabileceği sorunları bertaraf etmek için bir süre sonra çok yüksek faiz artırımı yapmak ve bu arada da rezervlerini de ciddi miktarda eritmek zorunda kalırız.

Evet, A ve B senaryoları ortada. Çok uzatmanın anlamı yok. Bir karar vermek lazım. Negatif faiz veren bir ülke olarak FED'in 6 yıl aradan sonra faiz artırmaya hazırlandığı bir ortamda 8 ay sonra seçimlere gidecek bir ülke olarak faizleri düşürelim mi? Yoksa Düşürmeyelim mi?