Bir anda bütün dünya faiz oranlarına kilitlendi. ABD’de 10 yıllık faizler % 3,70 seviyesine yükselince, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bütün dünyada tahvil piyasalarında sert satışlar görülüyor. İngiltere’de 10 yıllık tahvil faizleri % 3,90 ile son 9 ayın zirvesine çıkarken, Almanya’da 10 yıllık tahvil faiz % 3,25 ile son 1 yılın zirvesinde.
Bu ülkelerde ekonomilerin toparlanması ümidiyle faizlerin yükselmesi muhtemelen çok arzu edilmese de, büyük ekonomiler olması sebepleriyle sindirilecektir. Ancak ‘PIIGS’ diye adlandırılan ve Avrupa’nın problemli ülkeleri olan Portekiz, İspanya, İtalya, Yunanistan ve İspanya’nın faiz oranları sürdürülebilir olmaktan çıkmaya başladı. Yunanistan ve İrlanda’yı 'kurtarılmış' olmaları sebebiyle bir kenara bıraksak bile, Portekiz’deki % 7,40 seviyesi ve İspanya’nın % 5,50'a yaklaşan faizi işlerin bu ülkelerde giderek içinden çıkılmaz bir hale gelmesine yol açıyor.
Hatırlanacağı gibi Portekiz, Ocak ayındaki ihaleleri öncesinde Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) tahvil alımları ile desteklemiş ve faizler % 7 seviyesinin altında tutulmaya çalışılmıştı. Bugün ise 10 yıllık Portekiz tahvil faizi ikinci piyasada tekrar % 7 seviyesinin üzerinde ve yatırımcılar artık Portekiz’in de AMB’nin kapısını çalacağı konusunda neredeyse hemfikir.
Daha önce Yunanistan ve İrlanda kurtarıldı ve şimdi sırada muhtemel bir Portekiz var. Ama herkesin aklındaki gerçek soru, ‘İtalya ve İspanya ne olacak? İMF ve AMB kurtarma fonunun % 6 ortalama faiz ile para verdiğini hatırlarsak, % 5,40 faiz ödemek zorunda kalan İspanya ve % 5'e yaklaşan faizi ile İtalya'nın neden bu sorulara maruz kaldığını anlamak pek zor değil.