Advertisement

Dün saat 14:00'e kadar piyasada yerli yabancı hiçbir kurum TCMB'nin 300 -500 baz puan arasında değişen oranlarda bir zorunlu karşılık artışı yapabileceğini düşünmüyordu. Yerli ekonomistlerden oluşan büyük bir grup, ne politika faizinde ne de zorunlu karşılıklarda bir artış olmasını bekliyordu. Birkaç yabancı banka raporunda 100 baz puanlık artış ifadeleri olsa da genel olarak piyasa beklentisi TCMB'nin daha önce söylediği gibi 'Mart sonuna kadar gelişmeleri izlemek' istemesi nedeniyle herhangi bir değişiklik yapmayacağı yönündeydi.
 
Ancak 2 ay öncesine kadar petrol fiyatlarındaki artışın ve özellikle tüm dünyayı kasıp kavuran gıda fiyatlarındaki rekor fiyatların, içeride enflasyona olan etkisinin sınırlı olacağını düşünen TCMB, Mart ayındaki toplantısında çok net bir enflasyon vurgusu yaptı. İçerideki talebin hala çok canlı olduğunu belirten TCMB, petrol fiyatlarındaki ve tarım emtia ürünlerindeki artışında özellikle temel gıda fiyatlarını yükselteceğini söyledi. Çin'den Brezilya'ya Avrupa Merkez Bankası'ndan Hindistan Merkez Bankası'na kadar arka arkaya gelen enflasyon uyarılarına sonunda TCMB de kayıtsız kalamadı. Politika faizlerine dokunmayan TCMB zorunlu karşılıklar silahını kullandı.
 
Merkez Bankası daha önceki krizlerde zorunlu karşılık oranlarını bu denli yoğun kullanmamıştı. 2008 krizi öncesinde bile şu an % 15 seviyesine çıkan 1 aylık zorunlu karşılık oranı % 6-7 bandındaydı. Yani bundan çok daha düşüktü. Merkez Bankası zaman içinde politika faizini düşen enflasyonla beraber % 6,25 seviyesine kadar indirirken zorunlu karşılık oranlarını özellikle son dönemde sert şekilde yükseltti.
 
Peki Merkez Bankası bu oranları bu şekilde yükselterek ne demek istiyor? Verdiği mesaj net. Bankaların kredi portföylerinde frene basmalarını, dolayısıyla iç piyasadaki canlılığı soğutmak ve nihayetinde maliyet enflasyonunun fiyatlara yansımasını azaltmaya çalışıyor. Yani dolaylı olarak enflasyonla mücadele ediyor. Sorular da burada başlıyor. Petrol fiyatlarının ya da buğday, şeker, pamuk fiyatlarının yarattığı enflasyonu zorunlu karşılık oranlarını arttırarak azaltabilir misiniz? Veya politika faizini rekor düşük seviyede tutup, zorunlu karşılıkları % 15 seviyesine çekmek nasıl bir sonuç verir? Başka bir soru da, bankalar her karşılık artışında menkul kıymetler cüzdanından tahvil satıp, kredi portföylerine çok dokunmadılar. Sektörden yine aynı refleks gelirse o zaman ne yapacaksınız?
 
İşte piyasada sorulan sorular bunlar. Grafikte de görüleceği gibi kısa vadeli tahvil faizlerinde sert satış var. 2 yıllık gösterge tahvil % 9,14 seviyesine kadar yükseldi. İyi haber ise daha önce TCMB'nin 'behind the curve' yani gelişmelerin gerisinde kalabileceğinden endişe eden yatırımcılar, enflasyonun bir şekilde kontrol altına alınabileceği beklentisi ile uzun vadeli tahvil satışı yapmıyorlar.
 
Son olarak; bu aya kadar piyasanın TCMB'nin hedeflediği faiz hadlerine gelmesi bekleniyordu. Olan ise merkezin piyasanın yanına yaklaşması oldu.