Advertisement

Pazar akşamı 7.15 ile haftaya başlayan $/TL hem TCMB’nin hem BDDK’nın aldığı bir dizi önlem ile hafta ortasında 6.00 seviyelerine kadar geriledi. Peki bu nasıl oldu?

İlk hamlede BDDK Pazar akşamı bankaların Londra ile yaptığı swap işlemlerine sermaye yeterlik rasyosunun %50’si kadar limit getirdi. Bankalarımız da bu swap işlemleri ile Londra’ya TL satarken, döviz borçlanmaktalar. Ucuza TL borçlanan yabancılar da rahatlıkla bu TL’yi açığa satabilmekte ve kura olan atağı daha da tetiklemekteydi. Ki bu her kur krizinde rastladığımız bir olay. BDDK’da bu işlemlere ilk hamle olarak %50 limit getirdi. Bu limit dün itibariyle %25’e kadar düşürüldü.

BDDK’ya TCMB eşlik etti. Alınan bir dizi likidite önlemi ile bankaların limitleri kaldırıldı. TCMB ile yapılan “TL ver döviz al” swaplarında miktarlar yükseltildi. Böylece TCMB bankalarımıza “sen gel o döviz işlemini benden yap, Londra’ya da TL vermeyi azalt. Olur da likiditeye sıkışırsan, TL veya döviz, gel benden al. Teminatları da rahatlatıyorum” dedi. Swap limitleri de BDDK’nın önlemleriyle zaten kısıtlanan bankalarımız bu işlemi, Londra yerine içeride yapmak durumunda kaldılar. Hal böyle olunca, Londra hafta başında bu işleme girecek yeterli taraf bulamadı, TL’ye sıkıştı. Böylece yüklü bir faiz artışı yapılmadan, TL satmak maliyetli hale getirildi. Satması maliyetli olan ürün kıymetlenir. TL’deki sıkışıklık aynı zamanda yabancının elindeki TL bono portfoyünü de likidite etmesi ile yani bonosunu satması ile sonuçlandı. Özellikle kısa kağıtlarda. 2y bononun bu denli satılması da, bu yüzden. Ve bono faizi %28’lerin üzerine çıktı.  

Özetle, TCMB’nin bankalarımıza, Londra ile yapma bu alışverişi, 'şimdilik gel benimle yap' demesi,  Londra’nın TL’ye sıkışması vs ve bunun için alınan önlemler işe yaramış gözüküyor ki, TL de 7.15 seviyelerinden 6.00 seviyelerine kadar indi.   

Bir diğer önlem de banka bilançolarına geldi. Bankaların riskli gördükleri kredilerle ilgili ayrılması gereken karşılık politikası banka bilançoları lehine rahatlatıldı. İkinci olarak da son dönemde yaşanan volatiliteden dolayı menkul kıymet portfoyünde yazılan zararlar geçici olarak sermaye yeterlilik rasyolarına yansıtılmayacak. Bilançoları kısmen rahatlayan bankalar da, geçici dahi olsa, bir süre yaşanan bu oynaklığı mevduat faizine sınırlı olarak yansıtma fırsatı elde ettiler. Elbette bir yere kadar. Basit anlatımla bir taraftan Londra tarafında faiz artmış gibi bir etki yaratılırken, içeride mevduat faizleri görece kontrol altında tutulmaya çalışılıyor. Bu politika da şu aşamada istenen sonucu verdi ve TL arzu ettiğimiz gibi kayıplarının bir kısmını geri aldı.

Bunlara palyatif önlemler diyebilirsiniz, yanlış bulabilirsiniz, ama TL’nin ateşinin sönmesi açısından işe yaramıştır. Elbette, $/TL’de 6.00 seviyesini bırakın, 5.00 de yüksektir. Reel ekonomiyi de etkileyecektir. Bunlar uzun vade ayrı gerçekler.