Advertisement

 

Fındık hasadı 1 Ağustos itibariyle başladı.

Hatta sahil kesiminde hasadı tamamlayan birçok üretici harmanlarda fındıklarını kurutmaya bıraktı.

707 bin hektar alanda fındık yetiştiren yaklaşık 500 bin çiftçinin gözü kulağı rekolte ve fiyatta.

Bildiğiniz üzere geçmiş yıllarda farklı kurumlar kendi saha çalışmaları çerçevesinde farklı rekolte tahminlerini açıklıyordu.

Bu da piyasada bir belirsizlik, güvensizlik ve fiyatlarda oynaklık yaratıyordu.

Artık son birkaç yıldır bu işi Tarım Bakanlığı üstleniyor.

Rekolte tek bir elden açıklanarak, fiyat tarafındaki spekülasyonların önüne geçilmeye çalışılıyor.

Ama bu adım tek başına spekülasyonların önüne geçmek ve fiyatta istikrarı sağlamak için tabi ki yeterli değil.

Geçen sezon müdahale alımı yaparak fındık piyasasına giren Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Giresun kalite fındığa 10,50 TL, levant kalite fındığa ise 10 TL'den taban fiyat açıklamıştı.

TMO'nun bu sezon açıklayacağı taban fiyat ise üreticiler tarafından merakla bekleniyor.

Her ne kadar fındık fiyatlarının ‘serbest piyasa koşulları’nda kendiliğinden oluştuğu söylense de geçtiğimiz yıllardaki tecrübeler, fındıkta çok da adil bir serbest piyasa şartlarının olmadığını bizlere gösterdi.

Bir tarafta dağınık yapıdaki 500 bin fındık üreticisi, diğer tarafta iki elin parmağını geçmeyen bir alıcı grubu…

İşte o yüzden bugünkü serbest piyasa koşullarında(!) oluşan fiyatlar karşısında kamunun da 'fındık piyasasını yakından takip ediyorum ve gerekirse müdahale ederim' diyebilmesi üreticiler açısından son derece dengeleyici bir unsur görevi görüyor.

TMO, son 2 yıldır oldukça düşük seviyelere gerileyen fındık fiyatında üreticilerin mağdur olmaması adına taban fiyat açıkladı.

Geçen sezon 137 bin ton fındık alımı gerçekleştiren Ofis, üreticilere 1,3 milyar TL ödeme yaptı.

Üreticilerde, rekolte ve fiyat açıklanması yönünde beklenti artınca geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli fındık konusuna değindi.

Hasatla birlikte piyasada fiyat istikrarı ve TMO müdahalesi hususunda tereddütlerin ortaya çıktığını kaydeden Pakdemirli, “TMO tarafından 2018 yılı ürünü fındık piyasasını düzenlemek için gerekli hazırlıklar yapılmış ve fındık üreticilerimizin mağduriyet yaşamaması için her türlü önlem alınmıştır. Alım politikalarına ilişkin açıklamalar önümüzdeki günlerde ayrıca yapılacaktır” dedi.

Ama STK temsilcileri rekolte ve fiyatın, üreticilerin pazara fındık indirmeden açıklanması gerektiğini savunuyor. Aksi takdirde fındık fiyatının piyasadaki tekelci yapıların istediği rakamdan oluşacağını iddia ediyor.

Fındık hasadında yevmiyenin bu sezon 70-100 TL aralığında değiştiğini belirten üreticiler, açıklanmasını bekledikleri taban fiyatın üretim koşulları ve maliyetler gözetilerek hesaplanması çağrısında bulunuyor.

Bize gelen bilgiler son günlerde serbest piyasada fındık alımlarının 9-10 lira seviyelerinde olduğu yönünde.

Üreticiler, mevcut üretim şartlarında fındıkta taban fiyatın 14-15 TL’nin aşağısında olmaması gerektiğini savunuyor.

Ama üreticiler şimdilerde işçilerle birlikte fındık bahçelerinde çalışırken hasat ettikleri ürünü ne kadara satacaklarını hâlâ bilmiyor.

Bir başka ifadeyle fındık üreticisinin kendisi bahçede hasat yapıyor ama aklı açıklanacak rekolte ve fiyatta.

Genel görüş, rekolte ve fiyatın üretici fındığını pazara indirmeden açıklanması yönünde.

Fındık piyasasına yönelik gelişmeleri takip edeceğiz ve sizlerle paylaşacağız.

FINDIK NEDEN ÖNEMLİ?

Fındık konusunda hasat dönemi ve sonrasında yazı ve programlar yapmamızın sebebi bu ürünün stratejik öneminden kaynaklanıyor.

Fındık herhangi bir tarım ürünü değil.

Dünya fındık üretimi ve ihracatının büyük kısmı Türkiye’de gerçekleşiyor.

Dünyadaki toplam fındık üretiminin yüzde 65-70’ini karşılayan Türkiye, elinde çok stratejik ve değerli bir ürün bulunduruyor.

17 milyar dolar seviyelerindeki tarımsal ürün ihracatımızda fındık, geçen yılın verileriyle 1.88 milyar dolar ile tek başına yüzde 11 gibi önemli bir paya sahip.

Kaldı ki bu rakamlar, sahip olduğumuz potansiyelin çok çok altında.

Eğer işin içine katma değer ve markalaşmayı da katabilsek ‘yeşil altın’ olarak nitelenen fındıktan yılda 8-10 milyar dolar kazanmak hayal değil.

Ama dönüp baktığımızda ihracatta bu işin kaymağını biz değil başkaları yiyor.

Niye mi?

Geçen yıl Türkiye toplam fındık ihracatının yüzde 59’unu natürel iç fındık, yüzde 17’sini işlenmiş fındık ve sadece yüzde 24’ünü ileri işlenmiş fındık olarak gerçekleştirdi.

İşte bu yüzden dünyada fındık üretim ve ihracatında pastadan en büyük payı alan Türkiye, uluslararası piyasalardaki fiyat oluşumunda tam anlamıyla söz sahibi olamıyor.

Peki kim söz sahibi oluyor?

Onun cevabı da şu rakamlarda gizli…

Fındığın yüzde 80'i çikolata sanayinde, yüzde 10-12'si pastane ve bisküvi mamullerinde, geri kalanı ise kuru yemiş ve yağ sanayinde hammadde olarak kullanılıyor.

Fındığı bizden işlenmemiş hammadde olarak alıp, işleyerek katma değerli hale getiren ve markalı şekilde pazarlayan ülkelerin şirketleri bu piyasada söz sahibi oluyor.

Bir başka deyişle fındığın hamallığını biz yaparken, kaymağını başka ülkeler yiyor.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com