Advertisement

Tarım sektörü açısından 2018 yılı pek parlak geçmedi. Daha önceki yazımızda tarımın 2018 karnesine değinmiştik.

Yılın ilk haftasında da tarım ve gıda sektörü açısından 2019 genelinde öne çıkabilecek risk ve fırsatları ele alalım istedik.

Bu yılın genelinde, tarımsal üretimin her safhasında girdi maliyetlerinin seyri rekolte, verim ve kalitede direkt etki yaratacak.

O yüzden 2018’de sıkça dile getirdiğimiz üzere bu yılki hasatlarda başta hububat olmak üzere pek çok tarımsal ürünün rekoltesinde önemli kayıplar yaşanacak gibi gözüküyor.

Geçtiğimiz aylarda gübrede yüzde 15’e varan indirim yapıldığını açıklayan Tarım Kredi Kooperatifleri dün de muhtelif gübre çeşitlerinde yüzde 7’ye varan yeni bir fiyat indirimini yapıldığını Twitter hesabı üzerinden duyurdu.

Bu indirimler önemli ama son 1 yılda gübre fiyatlarındaki artışın yüzde 100’ün üzerinde olduğunu da hatırlatmakta fayda var. O yüzden söz konusu sınırlı indirimler çiftçinin bu girdilere erişmesine ne kadar yardımcı olur, işte orası soru işareti.

Zira konuştuğumuz çiftçilerin önemli bir kısmı zirai ilaç, gübre, yem ve mazot fiyatlarındaki yüksek seyir nedeniyle ya üretimden taviz veriyor ya da üretimde kullandığı girdileri azaltma ya da hiç kullanmama yolunu seçiyor.

İthalata bağımlı bir tarımsal üretimde kur geçişkenliği 2019’da da hissedilecek gibi duruyor. Bu durum, hem arz-talepteki dengesizliği hem de fiyatlardaki kırılganlığı artıracaktır.

Bu kırılganlığı tetikleyecek bir diğer risk de her daim kenarda bekleyen iklim değişikliği kaynaklı şiddeti ve sıklığı her geçen gün artan doğa olayları.

TARSİM 1,1 MİLYAR TL HASAR ÖDEMESİ

2018’de tüm tarım sigortası branşlarında 1.7 milyonun üzerinde poliçe düzenleyen TARSİM, 25 milyon dekar alanın sigortalandığını açıkladı.

360 bine yakın hasar ihbarının alındığı 2018’de ihbarlarda sırasıyla dolu, don, fırtına ve sel-su baskını, ölüm, zorunlu kesim ve çeşitli hastalıklar öne çıkıyor.

Hasarın en çok öne çıktığı iller Malatya, Manisa ve Konya olurken, buğday, kayısı, üzüm, elma gibi ürünlerde en çok hasar gören ürünlerin başında geldi.

TARSİM, tarafından üreticilere 1.1 milyar TL’nin üzerinde hasar ödemesi yapıldı.

Tabii tarımda sigortalanma oranı hala çok düşük seviyelerde.

O yüzden tarımsal üretimde iklim değişikliği, zararlı ve hastalıkların yarattığı hasar 1,1 milyar TL’nin çok daha üzerinde.

Yukarıda değindiklerimiz ışığında tarımdaki kronik sorunlara bir de iklim değişikliğinin olası etkilerini eklersek 2019’da da enflasyonda gıda etkisi de önemli riskler arasında yer alıyor.

SOĞAN FİYATI SON 1 YILDA %185 ARTARAK ZAM ŞAMPİYONU OLDU

Hatta sıcağı sıcağına bugün açıklanan Aralık ayı enflasyon verilerine bakıp, gidişata dair fikir edinmek mümkün.

TÜİK verilerine göre, tüketici fiyatları Aralık'ta aylık bazda yüzde 0.40 düşerken, yıllık bazda yüzde 20.30 oldu.

Gıda enflasyonu ise aylık bazda yüzde 1,08 artarken, yıllık bazda yüzde 25,11 olarak gerçekleşti.

Gıdada 2018’in zam şampiyonu kuru soğan oldu.

Kuru soğanın fiyatı son 12 ayda yüzde 185 zamlandı.

Aynı dönemde patates yüzde 79, un fiyatı yüzde 34’ün üzerinde arttı.

Hayvansal ürünlerde de son 12 ayda tavuk eti yüzde 33 artarken, kuzu eti yüzde 23, dana eti yüzde 11 yükseldi.

Raflardaki süt fiyatında artış yüzde 25’i aşarken, peynir fiyatlarındaki artış yüzde 27’lere çıktı.

Yumurta fiyatı ise Ocak 2018’den bu yana yüzde 27’nin üzerinde arttı.

Son 12 ayda öne çıkan fiyat artışları arasında göze çarpanlardan bazıları şöyle: Salça yüzde 97, tuz yüzde 34, kuru fasulye yüzde 32, margarin yüzde 42, su yüzde 28, ekmek yüzde 15 zamlandı.

Kısacası TÜFE'de gıda ve alkolsüz içecekler grubunda hesaplaması yapılan 118 üründen 114'ünün fiyatı artarken sadece 4'ünün fiyatında gerileme yaşandı. 

Tüm bu fiyat artışlarında farklı etkenler var ama hepsinin ortak noktası plansız üretim, girdi maliyetlerinin hızla yükselmesi, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri ve çiftçinin motivasyonunu kaybetmesiyle üretimden çıktığı için bozulan arz-talep dengesi.

YENİ HAL YASASI BEKLEMEDE

Geçen yıllardan miras kalan bir diğer mesele de Yeni Hal Yasası…

2018 sonunda ‘beklemeye alınan’ kanun teklifi üzerinde çalışmalar bu yıl da sürecek gibi gözüküyor.

Sektörün tamamının görüşü alınmadan hazırlanan tasarı, sektör paydaşları arasında beklenen karşılığı tam olarak bulamadı.

Bu yıl da Yeni Hal Yasasının içeriği çok konuşulacak ve tartışılacak gibi duruyor.

ŞEKER PANCARINDA KAFALAR KARIŞIK

2018’in en çok tartışılan konuları arasında yer alan TürkŞeker’e ait 14 fabrikanın özelleştirme sürecine dair sancıların 2019’de de gündemde kalacağını söyleyebiliriz.

Zira yıl sonunda özelleştirilen 3 fabrikanın (Burdur, Yozgat, Ilgın) devri gerçekleştirilemediği için ihaleler iptal edildi.

Şimdi akıllardaki sorular şunlar: Bundan sonra süreç nasıl işleyecek? Bu fabrikalar 2019’da yeniden ihale ile satışa çıkarılacak mı? Diğer fabrikalarda işler planlandığı gibi ilerleyecek mi?

Çünkü özelleştirme sürecinde en büyük tartışma konusu ihaleyi kazanan şirketlerin yeterlilikleri ve de ihalenin zamanlamasıydı.

Zaten Ziraat Mühendisleri Odası’nın şeker pancarı raporu da kırsaldaki kafa karışıklığının öncü sinyallerini taşıyor.

2018’de şeker pancarı ekilen alanın yüzde 16 azalışla 339 bin hektardan 285 bin hektara gerilemesi tahmin ediliyor.

Haliyle 2017’de 20,8 milyon ton olan üretimin yüzde 18 azalışla 17 milyon tona gerilemesi bekleniyor.

TÜİK’in yıl sonunda yayımladığı Bitkisel Üretim İstatistikleri’nde de 2018 yılında şeker pancarı üretiminin yüzde 10,6 azalarak 18,9 milyon tona gerilediği açıklandı.

O yüzden şeker piyasasındaki gelişmeler 2019’da da şeker pancarının ekim alanı ve rekolte üzerinde önemli bir etki yaratacak.

Gübre, zirai ilaç ve yem satışlarındaki düşüşler, verimden kaliteye kadar 2019’da birçok üründe rekolteyi olumsuz etkileyecek.

Sektör paydaşlarının, en kritik ve stratejik önemdeki ürünümüz olan buğdayda rekolte tahmini 15-16 milyon ton seviyelerinde.

TARIMSAL DESTEKLEMELERİN ETKİ ANALİZİ YAPILMIYOR

Tarım sektörüne 2019 yılında ayrılan destekleme miktarı 16,1 milyar TL olarak açıklandı.

Tıpkı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu desteklemelerin ne kadarı doğrudan çiftçinin üretimine ve gelirine yansıyacak, kırsaldaki yatırımlara etkisi ne olacak bilemiyoruz.

Önceki yıllarda da desteklemelerin ekonomiye katkısını ölçemiyorduk.

Zira söz konusu tarımsal desteklemelerin etki/fayda analizi hala yapılmıyor.

Sayıştay raporlarında yer almasına rağmen bugüne kadar bu konuda somut bir adım atılmadı.

Umarız bu yıldan itibaren atılır.

TARIMDAKİ FIRSATLAR

Yazının başlığında fırsatlar da yer alıyor.

Fırsatlar konusunda hep şunu söylüyoruz.

Türkiye’nin tarım ve gıdadaki fırsat ve potansiyeli çok yüksek. Ama yukarıda kısmen değindiğimiz sorunlar ve belirsizlikler ortadan kaldırılmadığı sürece mevcut riskleri fırsata çevirme şansımız pek olmuyor.

Kısacası tarımda fırsatları konuşmak için riskleri minimize eden, planlı ve öngörülebilir politikalara ihtiyaç var.

Herkese bereketli bir 2019 yılı diliyoruz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com