Advertisement

Hazır kurban bayramı yaklaşırken dünyadaki et piyasasına bir bakalım istedik ama biraz farklı bir açıdan...

Dünya Ekonomik Forumu’nda geçen ay yayınlanan bir makale dikkatimizi çekti.

Makaledeki detayları paylaşınca ne demek istediğimiz daha net anlaşılacaktır.

Dünya nüfusu gün geçtikçe artıyor ve Dünya Ekonomik Forumu’na göre 2050’den önce ete olan talebin iki katına çıkması bekleniyor. 

Makaleye göre gelecek 10 yıl içerisinde küresel et piyasasının yaklaşık üçte birinin yapay etlerden oluşacağı öngörülüyor. 

Ve gelecek 20 yıla bakıldığında ise küresel et tüketiminin yaklaşık yüzde 60’ının yapay etlerden olacağı tahmin ediliyor. Yani 2040 yıllarına ulaştığımızda et tüketiminde geleneksel etin payının yüzde 40’a kadar düşeceği öngörülüyor.

Küresel et tüketiminin yıllık yüzde 3 artarken, geleneksel ete olan talebin yüzde 3 azalmasına dikkat çekilen A.T. Kearney şirketinin analizine göre, 2018'de küresel et endüstrisinin pazar büyüklüğü 1 trilyon dolar seviyesine ulaştı.

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde ortalama refah seviyesinin giderek yükselmesi ve artan nüfus, bir yandan bu ürünlerin tüketimine ulaşımı kolaylaştırıp, arttırırken; bir yandan da bu artan nüfusun ve et tüketiminin sağlık, çevre ve hayvan sağlığı/refahı üzerindeki etkilerinin nasıl olacağı konusundaki soru işaretleri artıyor.

Bunun yanı sıra, günden güne artan vejetaryen ve vegan akımı da geleneksel etin yerini alacak birçok bitki temelli ikame et ürünün üretim aşamasını da hızlandırmış durumda.

Özellikle gelişmiş ülkelerde vegan ve vejeteryan et tercihlerinin market raflarında standart bir yer almaya başladığına dikkat çekilen makalede, son zamanlarda ismi sıkça duyulan Impossible Foods, Just Meat ve Beyond Meat gibi start-up şirketler de örnek gösteriliyor.

2010 yıllarında ortaya çıkan bu şirketler, araştırma laboratuvarlarında etin duyusal profilini taklit ederek bitki bazlı vegan et üreten örneklerden sadece bir kaçı.

Söz konusu konseptteki şirketlerin 2018’e gelindiğinde 900 milyon dolarlık bir finansmana eriştiği göz önüne alınırsa, fonların bu alandaki iştahı da daha net anlaşılır sanırız.

Risk sermayesi fonları ve ulusal fonların yanında, söz konusu konseptteki şirketlere halihazırda Cargill, Tyson, Merck, Google, UBS ve PHW Group gibi küresel şirketler yatırım yapmış durumda. Bu alana ilgi duyup yatırım yapanlar arasında Richard Branson, Sergey Brin ve Bill Gates gibi isimleri de görmek mümkün.

Şu anda yeni nesil etler dünyanın birçok zincir marketi ve fast food zincirlerinde yerlerini yavaş yavaş almaya başladı.

Mesela süpermarket zincirilerinden Tesco, Beyond Meat şirketinin Beyond Burger ürünlerini raflarda satışa sunmuş durumda. Beyond Meat aynı zamanda Arby’s ile de işbirliği yapıyor.

Diğer bir örnek Türkiye’de de tanıtımı yapılan bir ürün. Immpossible Meat ve Burger King işbirliği ile Impossible Burger ürünü tüketici için bir tercih olacak. Söz konusu ürün Türkiye’de “etsiz whopper” olarak biliniyor.

YENİ NESİL ET

Tüketiciye alternatif olarak sunulan bitki bazlı et ürünlerinin toplam pazarı 2018'de yaklaşık 4.6 milyar dolara ulaştı. Bu rakam şimdilik devede kulak gibi gözükebilir ama şunu da dikkate alalım: Önümüzdeki yıllarda sektörün yıllık büyüme hızının yüzde 20-30 seviyelerinde olacağı hesaplanıyor.  

Makalede ayrıca gelişmiş biyoteknoloji ile üretilen ‘kültürlenmiş ete’ de dikkat çekiliyor. Diğer adıyla hücre bazlı et

Bu da vegan bitki bazlı örneklerinin ötesinde, hayvanlardan alınan hücrelerin özünden laboratuvar ortamında geliştirilen ve üretilen bir et örneği.

Şimdilik pahalı ve hukuki tarafında soru işaretleri olan bir ürün olsa da tüm bu gelişmeler, yakın gelecekte küresel et endüstrisini hızlı bir şekilde başka bir boyuta taşıyacak gibi gözüküyor.

Yeni dönemde, büyük ölçekli hayvancılık endüstrisinin arka planda kalırken, ‘yeni nesil’ etlerin pazar payının artması ve sektörde yeni imkân ve fırsatların ortaya çıkması bekleniyor.

Araştırmalara göre, yeni nesil et üretiminde kullanılan kaynakların verimi, geleneksel et üretimindeki kaynak veriminin 5 katı. Yani, 1 kilogram geleneksel yöntemle et üretilmek için kullanılan tahıl ile 5 kilogram yeni nesil et üretilebiliyor.

Bu sayede dünyadaki kaynaklar daha verimli kullanılırken, işlenebilir arazilerdeki daralmaya da çözüm olarak sunuluyor.

Kültürlenmiş ve bitki bazlı etlerin raf ömürlerinin daha uzun olmasının yanı sıra deli dana, salmonella ve kuş gribi gibi hastalıkları taşımayacağı savunulurken, bu sayede ürünlerin daha kolay saklanabilir ve daha az soğutma maliyeti ile korunabileceği kaydediliyor.

Dünya Ekonomik Formu’nun tahminlerine göre, yeni nesil etlerin geçiş aşaması için bitki bazlı etler daha ön planda olsa da ilerleyen zamanlarda pazar liderliğini kültürlenmiş et alacak.

İşin daha da ilginç kısmı ise yeni biyoteknoloji yöntemlerinin yıkıcı etkisinin etin ötesinde süt, yumurta ve deniz ürünlerinde de yaşanacak olması.

Bugün, dünyada üretilen tarım ürünlerinin yaklaşık yüzde 46’sı hayvancılık alanında tüketiliyor.

Yeni nesil etlerin, artan nüfus ile birlikte artan tüketimi karşılamak için sürdürülebilir bir yöntem olduğu öne sürülüyor.

Ayrıca üretilen tarım ürünlerinin kullanım alanlarında da verimlilik sağlaması ve ekolojiye katkı sunacağı iddia ediliyor.

Makaledeki fikirleri beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz.

Öngörülere katılırsınız ya da katılmazsınız.

O tamamen sizlere kalmış…

Ama tıpkı birçok alanda olduğu gibi tarım ve gıda sektöründe de hızlı bir değişimin içindeyiz.

Biz sadece bu değişimi, makale üzerinden hatırlatmak istedik.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com