Advertisement

Türkiye, yaklaşık 5 yıldan bu yana yapılan görüşmeler ve çalışmalar sonucunda Çin’e süt ve süt ürünleri ihracatı için vize aldı.

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, dün akşam Twitter hesabında yaptığı paylaşımda Türkiye'den Çin’e gerçekleştirilecek süt ve süt ürünleri ihracatının önündeki engellerin kalktığını açıkladı.

Hatırlanacağı üzere, G20 Liderler Zirvesi vesilesiyle 14 Kasım 2015’te Türkiye’den Çin’e ihraç edilecek süt ve süt ürünlerinin veteriner ve sağlık şartları konusunda protokol imzalanmış, 2018'de Çin Gümrükler Genel İdaresinden teknik bir ekip Türkiye'ye gelerek işletmeleri yerinde ziyaret etmişti.

Çin Halk Cumhuriyeti Gümrükler Genel İdaresi, Çin’e süt ve süt ürünleri ihraç edebilecek 54 firmanın listesini yayınladı.

Yaklaşık 6 milyar dolar ile dünyanın en önemli süt ürünleri ithalatçılarının biri olan Çin’den pazar payı alabilmek adına çalışmalar devam edecek.

Zira, bu alanda önemli oyuncular yıllardır Çin’e süt ve süt ürünleri ihracatı gerçekleştiriyor ve söz konusu ürünlerde belirli markaların ağırlığı ve algısı oluşmuş durumda.

2019 yılında söz konusu sektörde yaklaşık 364 milyon dolar ihracat gerçekleştiren Türkiye açısından belki pazarı daha iyi anlamak adına Çin süt piyasasına dair birkaç notu da paylaşmakta fayda var.

ÇİN SÜT PİYASASINA DAİR BAZI RAKAMLAR

Çin, dünyanın beşinci, Asya'nın ise ikinci büyük süt üreticisi konumunda yer alıyor.

2019 yılında Çin, son yılların en yüksek hacmi olan 32 milyon tonu aşkın inek sütü üretti.

Çin’in son 10 yılda ulusal süt üretim hacmi yıllık bazda 30 ila 32 milyon ton arasında değişiyor ama bu son 10 yılda tüketim hızı önemli oranda artmış durumda.

Çin'de 2018 verilerine göre yaklaşık 660 bin süt çiftliği bulunuyor ve çiftliklerdeki ortalama hayvan sayısı 16 baş düzeyinde.

Çin’de yıllar itibariyle süt ineği sayısı azalsa da inek başına üretim hacmi 2017 verilerine göre yaklaşık 4 bin 600 kilogram seviyesinde.

2024 yılı hedefi ise bunu 5 bin 500 kilogramın üzerine çıkartmak.

Çin, her ne kadar hayvan başına verimlilikte artış sağlamaya çalışsa da artan tüketim talebine içerideki üretim tek başına yeterli gelmiyor.

O yüzden 2019 itibariyle 5,9 milyar dolar seviyesinde süt ve süt ürünleri ithalatı gerçekleştirdi.

ÇİN, HANGİ ÜLKELERDEN, NE İTHAL EDİYOR?

Son yıllarda Çin, her biri 500 bin tondan fazla miktarlarda olmak üzere farklı ülkelerden ağırlıklı olarak peynir altı suyu, paketlenmiş süt ve tam yağlı süt tozu ithal etmeye devam ediyor.

Çin’e söz konusu ürünleri ihraç eden ana tedarikçi ülkelerin başında ise Yeni Zelanda, Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve Fransa geliyor.

MELAMİN SKANDALI İLE HATIRLANIYOR

Çin’in süt pazarı, 1990'ların başından bu yana istikrarlı ve önemli bir büyüme performansı gösterdi.

2008 ve 2010 yıllarında Çin’de süt ve süt tozunda tespit edilen melamin ile alakalı sağlık skandalı sektörü kısmen sekteye uğratsa da hükümetin aldığı tedbirlerin de etkisiyle alım gücü artan ülkede protein açısından süt ve süt ürünlerine olan talep her geçen gün artıyor.

“ÖNEMLİ OLAN BİR ÜRÜNÜ ÜRETMEK DEĞİL PAZARLAYABİLMEK”

Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Tevfik Keskin, Çin’e süt ve süt ürünleri ihracatı kapısının açılmasının hayvancılık sektörü açısından iç piyasada çok olumlu bir etki yaratacağını söylüyor.

Önemli olan bir ürünü üretmek değil, pazarlayabilmek” diyen Keskin, söz konusu ihracat potansiyeli ile ürünlerin değerinin artacağını ifade ediyor.

Birlik olarak süt tozu üretmek üzere ulusal bir firma ile anlaştıklarını ve üretilen süt tozunun da Çin’e ihraç edileceği bilgisini veren Keskin, “Çiğ süt arzında bir sıkıntımız yok. Çin’e ihracata başladığımız takdirde hayvancılığımız ayağa kalkar. Avrupa standartlarında çiftliklerimiz var. Çin pazarında da fiyatlar açısından rekabet edebilecek durumdayız” diyor.

Yem maliyetlerindeki artıştan dolayı süt üreticilerinin uzun bir süredir sıkıntı yaşadığını hatırlatan Keskin, Çin’e ihracat konusunda şirketler arası anlaşmalar yapılıp piyasadan süt tozu çekildikten sonra çiğ süt fiyatlarında da kısmi bir artış yaşanabileceğini söylüyor.

Keskin, geçen yıl Türkiye’de 133 bin ton çiğ süt işlenerek 11 bin ton süt tozu ve 6 bin 500 ton krema elde edildiğini ve bunun yüzde 50’sinin de birlikler tarafından sağlandığı bilgisini de paylaşıyor.

“ÇİN, TÜRKİYE’DEKİ SÜT PAZARININ SİGORTASI OLABİLİR”

Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu, 2015 yılında Çin ile süt ve süt ürünlerine dair proje ve ikili görüşmeler başladığında dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker ile birlikte Çin’e giden ekipte yer alıyordu.

Solakoğlu, Çin’e süt ve süt ürünleri ihracatına dair haberin sektör adına çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek, “Türkiye’de üretilen süt tozu spot piyasada satılıyordu. Dünya piyasalarında süt tozunun fiyatı 2,400 dolar iken biz 1,600 dolara satmak zorunda kalıyorduk. Sürekliliğimiz yoktu ve bu işten zarar ediliyordu. Firmalarımız, Çin’e süt tozu ihracatını direkt gerçekleştirirse, verecekleri taahhütler çerçevesinde içerideki malı belirli miktarlarda çekmiş olacaklar. Bu da özellikle sütün bol olduğu ve arz fazlasının yaşandığı dönemde iç piyasayı rahatlatır” yorumunda bulunuyor.

“2018’DE DÜNYANIN EN UCUZ SÜT TEDARİKÇİSİYDİK”

Solakoğlu, Çin pazarında rekabet edebilecek kalite ve fiyatlara sahip olunduğunu belirterek, “2018’de dünyanın en ucuz süt tedarikçisiydik. Bugün de ABD ve Avrupa fiyatlarının bir tık altındayız. Özellikle HoReCa’ya ürün tedarik eden bazı süt firmaları otel ve restoranların kapalı olması sonucu ellerindeki sütü işleyerek süt tozuna çevirmiş ve stoklarında bekletiyordu. Şimdi onlar için de fırsat doğmuş oldu. Çin pazarı süt piyasasındaki üretici ve sanayici açısından sigorta niteliği taşıyacak” diyor.

“İHRACAT DESTEĞİ GEREKEBİLİR”

Ulusal Süt Konseyi (USK) Başkanı Prof. Dr. Muhittin Özder ise İran hariç Türkiye’nin tüm komşuları ve bun yanı sıra Afrika’nın tamamı ve Çin’in net süt ithalatçısı olduğunu hatırlatarak, “Çok büyük bir fırsat ve potansiyel var. Dünya süt piyasasının en önemli aktörü konumundaki Çin, dünyadan daha çok ağırlıklı olarak süt tozu ve peynir altı suyu talep ediyor ama diğer işlenmiş ürünlerde de pazar bulabilecek kapasiteye sahibiz” diyor.

İhracat pazarında rekabet açısından sektörün ihracat desteğine ihtiyaç duyabileceğini belirten Prof. Dr. Özder, “Dış pazarda tutunmak ve büyümek için önce devamlılık sağlanması lazım. Başlangıçta rekabetçilik açısından ihracata devlet desteği gerekebilir” diyor.

Söz konusu gelişmenin uzun vadede süt sektörünü olumlu etkileyeceğinin altını çizen Prof. Dr. Özder, “Türkiye, resmi verilere göre son 10 yılda süt üretimini yüzde 100 artırdı. Şuan arz-talep dengesi normal seyrediyor. Çiftçimiz bu işte para kazandığı an üretim kapasitesini artıracak bir yapıya sahip” diyerek iç piyasa ve dış pazar açısından arzda sorun olmayacağının da altını çiziyor.

"ÇİN'İ ALTERNATİF DEĞİL ANA PAZAR OLARA GÖRMELİYİZ"

Türkiye’nin Pekin Büyükelçisi Emin Önen, son gelişmeleri Bloomberg HT Ara Haber'de Ali Çağatay'a değerlendirdi.

"Artık Çin’den alma değil, Çin’e satma dönemi" diyen Önen, "Çin’i alternatif pazar olarak görmemeliyiz. Çin ana pazar olarak görülmeli ve strateji buna geliştirilmeli. Çin’in şuan 6 milyar dolar düzeyindeki süt ve süt ürünleri ithalatı tıpkı diğer tarım ve gıda ürünlerinde olduğu gibi her yıl yaklaşık yüzde 15 düzeyinde artıyor. Çin pazarı orta ve uzun vadede diğer pazarlardan daha çok kazandıracak bir potansiyele sahip" yorumunda bulunuyor.

"365 MİLYON DOLARLIK İHRACATA YETERLİ DEĞİL"

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Başkanı Tarık Tezel de Bloomberg HT yayınına katılarak, Çin pazarına dair gelişmeyi sadece bir ticaret fırsatı olarak görmenin ötesinde Türk çiftçisi ve sanayicisi açısından bir müjde olarak görmek gerektiğini dile getiriyor.

Tezel, "Süt üretiminde dünyada 8’inci, Avrupa’da 3’üncü sırada yer alıyoruz. İç pazarda ciddi sıkıntılarımız vardı. 23 milyon ton süt üretiminin maalesef yüzde 45’i ambalajlı şekilde tüketiciye ulaşırken, yüzde 55’i kayıtdışı şekilde tüketiciyle buluşuyor. İhracat fırsatı sütün kayıt altına alınabilmesi açısından önemli bir gelişme. Tüketimdeki dalgalanmalar sanayici kadar çiftçiyi, üreticiyi de endişelediriyordu. Bu açıdan da Çin önemli bir fırsat. Süt ve süt ürünleri ihracatı önemli bir itibar yönetimi anlamına da geliyor" yorumunda bulunuyor.

Türkiye'deki sektörün Yeni Zelanda ve Avustralya'ya rakip olacak düzeyde olduğunu savunan Tezel, "88 ülkeye gerçekleştirdiğimiz 365 milyon dolarlık ihracat yeterli değil" diyor.

HAMALLIĞI BIRAKIP KAYMAK YEME ZAMANI GELMEDİ Mİ?

Süt sektörümüz açısından Çin pazarı yeni açılıyor.

Dolayısıyla 5,9 milyar dolarlık bir pastadan ne kadarlık bir pay alacağını söylemek için erken.

Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz…

Türkiye gibi süt ve süt ürünlerinde marka olabilecek bir ülkeye 364 milyon dolarla sınırlı bir ihracat rakamı doğrusu yakışmıyor.

Küresel peynir ihracatı 32 milyar doları aşıyor.

Almanya, Hollanda, İtalya ve Fransa gibi ülkelerin sadece peynir ihracat rakamlarının yılda 3-4 milyar dolar seviyesinde olduğunu hatırlatırsak ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğumuzu varın siz hesap edin.

Yaklaşık 300 çeşit peynire sahip bir coğrafya, süt, süt tozu, peynir, peynir altı suyu, tereyağı, krema gibi farklı ürünlerde dünya piyasasında önemli fırsatlar yakalama şansına sahip.

Tabii bu potansiyeli değerlendirmek için de içerideki üretimde süreklilik ve istikrarın yakalanması lazım.

Bunun yolu da girdi maliyetlerini düşürmek, kalite ve verimi artıracak destek politikalarını ortaya koyup çiftçiyi motive etmek ve pazarlama kanallarının doğru işlemesini sağlamaktan geçiyor.

Eğer bunları başarıp istikrarlı ve kazançlı bir sektör yaratabilirsek o zaman katma değerli üretim ve markalı ihracatı da gündemimize alabiliriz.

İşte o zaman da bu işin hamallığını yapmayı bırakıp kaymağını yemeye başlarız.

NOT: Çin'e süt ve süt ürünleri ihracat izni alan 54 şirketin isminin yer aldığı liste için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz.

İrfan Donat - Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com