Advertisement

Tarım sektörü açısından “risk yönetimi” her geçen gün daha kritik bir önem kazanıyor.

Zira riskleri yönetemezsek karşımıza farklı türlerde kriz olarak çıkabiliyor.

O risklerin başında da küresel iklim değişikliği geliyor.

İnanalım ya da inanmayalım ama gerçeği de görmezden gelemeyiz.

Olumsuz hava olaylarının sıklığı, şiddeti ve verdiği hasarın etkisi her geçen gün artıyor.

Üreticinin yaşadığı sıkıntı ya da sorun sadece üreticiyi değil günün sonunda tüketiciyi de etkiliyor.

İşte bu yüzden sürdürülebilir tarımsal üretim açısından doğa afetleri karşısında finansal açıdan zora giren çiftçileri koruyacak, ayakta tutacak en önemli enstrümanların başında “sigorta” geliyor.

Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) Yönetim Kurulu Üyesi ve Tarım Reformu Genel Müdürü Yardımcısı Bekir Engürülü ile Tarım-Analiz programında üreticiler açısından ‘risk yönetimi’ni konuştuk.

Engürülü, tarım sigortalarına dair verileri açıklarken, küresel iklim değişikliğinin tüm olumsuz etkilerinin her geçen yıl kendini daha çok gösterdiğinin altını çizdi.

Geçen yıl 75 ilde, 382 bin çiftçiyi etkileyen yaklaşık 10 milyon dekar alanda değişik ölçülerde hasarlar meydana geldiğini söyleyen Engürülü, “Bu etkilenmelerde dolu, don, fırtına, sel, heyelan, su baskını gibi afetler ön plana çıktı” dedi.

Geçen yıl yine olumsuz iklim olaylarına bağlı olarak yaklaşık 4 bin 500 büyükbaş ve küçükbaş hayvanın telef olduğunu belirten Engürülü, bu kayıplarda da daha çok sel ve yangın olaylarının öne çıktığını söyledi.

TARSİM olarak 2.2 milyon poliçe düzenlediklerini kaydeden Engürülü, “83 milyar TL’ye yakın bir sigorta bedelimiz ortaya çıktı. 581 bin işletme sigorta kapsamına dahil oldu. Toplam 3.2 milyar TL’lik bir prime ulaşmış olduk. Bir yıl içerisinde 10 milyon baş hayvan sigortalandı ve 27 milyon dekar tarım arazisi de sigorta kapsamına dahil oldu” dedi.

419 BİN HASAR İHBARI ALINDI

2020’de 419 bin hasar ihbarına karşılık, muallak hasar dahil 1.6 milyar TL ödeme yaptıklarını kaydeden Engürülü, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı alanların yüzde 20’sinin TARSİM kapsamında olduğunu hatırlattı.

Engürülü, sigortalılık oranına ürün ve il bazında bakıldığında fotoğrafın daha net anlaşılacağını ifade ederek, “Örneğin Manisa’da üzümde sigortalılık oranı yüzde 50 seviyelerinde. Tekirdağ’da kanolada yüzde 70 düzeyinde... Edirne’de çeltikte sigortalılık oranı yüzde 60 civarında. Kritik ürünlerde ve entansif tarım yapılan yerlerde sigortalılık oranı daha yüksek” diyerek işin ölçek kısmının da göz ardı edilmemesi gerektiğini hatırlattı.

Sigorta kapsamındaki 581 bin işletme/çiftçinin yüzde 23’üne tekabül eden 122 bin işletme/çiftçinin geçen yıl sisteme katıldığının altını çizen Engürülü, “Artık üreticilerimiz olumsuz hava koşullarına karşı kendisini koruyacak bir mekanizma arayışında. Tarım sigortaları her geçen yıl kapsama alanı açısından gelişiyor” dedi.

TARIM ALANLARININ %10’U İKLİM OLAYLARINDAN OLUMSUZ ETKİLENİYOR

Engürülü, “Türkiye’de yıllar itibariyle toplam üretim yapılan alanın yüzde 6.5 ila yüzde 10 arasındaki bir kısmında iklimsel olaylardan olumsuz etkilendiği görülüyor. Etkilenen alan büyüklüğünde çok değişim olmasa da etkisi her geçen yıl artıyor. Örneğin, eskiden de dolu yağışları meydana geliyordu ama artık etkisi çok daha yoğun oluyor. Dolu yağışları eski yıllara göre daha fazla hasar yaratabiliyor; verim ve kalitede kayıplara neden oluyor. Yine, eskiden de sel ve su baskını oluyordu ama şiddeti üretimi bu kadar olumsuz etkileyecek bir ölçüde olmuyordu” dedi.

KURAKLIK SİGORTASINDA DEVLET DESTEĞİ %60 SEVİYESİNDE

Tarım sigortalarında devlet desteği oranlarının yüzde 50’den başlayarak açık alanlarda yetiştirilen meyvelerde yüzde 67’ye kadar çıktığını hatırlatan Engürülü, kuraklık sigortasında ise devlet desteğinin yüzde 60 oranında olduğunu kaydetti.

Türkiye’nin tarım sigortaları portföyündeki büyüklük açısından ABD, Çin, Hindistan, Kanada, Japonya ve İspanya’dan sonra yedinci sırada olduğunu belirten Engürülü, “Biz, bu ülkelerin hepsinden daha geç başlamamıza rağmen, portföy büyüklüğünde hızlı bir gelişme kaydettik. İspanya, tarım sigortasını 50 yıldır uyguluyor ve biz 15 yıl içerisinde bu noktaya geldik. Ama daha gidilecek çok yol var. Sigortalılık oranını yükseltmek adına eğitim ve yayım programlarını artırarak sürdüreceğiz” diye konuştu.

BİTKİSEL ÜRÜN SİGORTASINDA MUAFİYET ORANI

Bitkisel ürün sigortalarındaki muafiyet oranını geçen yıl bir puan indirerek 10’dan 9’a çektiklerini hatırlatan Engürülü, “Bu yıl da 1 puan indirdik ve şu an 8 seviyesinde. Yani bu da yüzde 92 ödenebilecek tazminat ölçeğine gelinmiş olduğunu gösteriyor” dedi.

TARSİM açısından küçük ölçekli işletmelerin çok önemli olduğuna vurgu yapan Bekir Engürülü, “Büyükbaşta 1-10 hayvan aralığında geniş kapsamda sigorta yaptıranlara yüzde 15 indirim uyguluyoruz. Küçükbaşta da 1-50 hayvan aralığında geniş kapsamlı özellik içerisinde yüzde 10’luk prim indirimi yapıyoruz. Seralarda yıkıldıkları zaman enkaz kaldırmaya yönelik finansal destekle ilgili bir teminatımız var. Pamukta hasat öncesi aşırı yağıştan kaynaklı dökülme yani verim kaybını da sigorta kapsamına aldık. Ama pamukta yağmurdan kaynaklı kalite kaybı şuan laboratuvar ortamı hariç tespit edilemediği için bu kapsamda değil” dedi.

VERİM VE GELİR SİGORTASI

Biz, tarım sigortalarını daha çok iklim riskleri çerçevesinde konuşuyoruz ama bu işin asıl önemli bir tarafı da gelir sigortası…

ABD, tarım sigortaları konusunda sistemi en eski ve iyi işleyen ülkelerin başında geliyor.

Gelişmiş ülkelere baktığımızda tarım sigortaları 4 kademeli şekilde ilerliyor ve gelişiyor.

İlk aşamada üreticiler için tekli risk sigortası yapılıyor.

İkinci kademede çoklu risk sigortası devreye giriyor yani birden fazla riske karşı poliçede teminat veriliyor.

3’üncü kademe ise verim sigortası...

Ve nihai olarak da son aşama gelir sigortası...

Tabii gelir sigortası için bir altyapı ve sistemin de kurulmuş olması lazım.

Vadeli opsiyon piyasaları ve ürün ihtisas Borsaları vs…

Türkiye bu alanda önemli mesafeler aldı ve almaya da devam ediyor.

O yüzden tarım sigortalarında gelinen noktayı önemsiyoruz ama bu uzun soluklu maratonda rehavete kapılmadan atılacak adım ve yapılacak çok iş olduğunun da altını çizelim.

İrfan Donat – Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com