Advertisement

2000’li yıllarla birlikte tüm dünyada yaşanan finansman bolluğu, 2008 yılındaki Lehman kriziyle birlikte azalmaya başladı. Dünya devi bankaların büyük kriz yaşadığı bu dönemde, finansmana erişimde de ciddi sıkıntılar baş gösterdi. İrili ufaklı şirketlerin iflasına maalesef hep birlikte tanık olduk. Yaraların sarılmaya başlandığını düşündüğümüz günlerde ise hâlâ etkisinde olduğumuz Kovid-19 salgını ortaya çıktı. İnsan hayatını tehdit eden bu kriz, şirketler için de benzer sorunlar yarattı. Önlemler işe yaradı ancak belirsizlik sürecinin devam ettiğini görüyoruz, tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmalar, emtia fiyatlarındaki artış, yüksek enflasyon ve Rusya-Ukrayna savaşı… Görünen o ki bir süre daha bilinmezlerle dolu bir dönem yaşayacağız.

İşte bu dönemde şirketler için ayakta kalmak hayati bir sorun… Büyümek için yatırım yapacak finansmana erişmek bir yana çok sayıda irili-ufaklı şirket, nakit akışlarını yönetmekte zorluk yaşıyor. Türkiye özelinde baktığımızda ise sorunun biraz daha katmanlı olduğunu görüyoruz. Şirketler geleceği görmekte zorluk yaşadıkları için ödemelerini yapmakta istekli davranmıyor, kısaca nakit akışında ciddi bir sorun yaşanıyor.

İflasların ilk nedeni nakit akışının bozulması

Oysa hepimiz biliyoruz ki işletmelerin ilk hedefi para kazanmak ve kâr etmek. Bu nedenle de nakit akışlarını çok iyi yönetmeleri gerekiyor. Sadece ülkemizde değil, dünyada da iflas eden birçok şirketi incelediğimizde nedenler listesinin ilk sırasında nakit akışı olduğunu görüyoruz. Aslında şirketler para kazanıyor ancak alacak ve verecek dengesi düzgün işlemediği için iflas edebiliyorlar. En kârlı şirketlerin bile alacak verecek dengesi bozulmasıyla gelen nakit akışının durması durumunda iflaslarına tanık oluyoruz.

Şirketin likidite sıkıntısına girmesi için müşterilerin bir veya birkaç faturayı ödememesi yeterli olabiliyor. Özellikle ülkemizdeki işletmelerin neredeyse yüzde 90'ının KOBİ olduğunu düşündüğümüzde finansmanın ve nakit akışının ne kadar önemli olduğunu görebiliyoruz. TOBB tarafından yayınlanan açılan ve kapanan şirket sayısı istatistiği iyi bir gösterge. Örneğin 2022 Mart ayında kapanan şirket sayısı bir önceki aya göre, yüzde 75,9 oranında artmış. Bu istatistik oldukça ciddi bir sorun olduğunun en net göstergesi…

FinTech’ler nakit akışında yeni araçlar geliştiriyor

Artık geleneksel finans sistemlerinin, alışagelmiş yöntemlerin günümüz ekonomik koşullarına yanıt veremediğini görüyoruz. Dijitalleşme büyük bir fırsat yaratıyor. Teknoloji, verinin finansın tabana yayılması için doğru bir şekilde kullanılmasıyla böylesi zorlu dönemlerde şirketlerin finansman ihtiyaçlarını çözebilecek alternatif yöntemler geliştirebilir. Bu süreçte şirketlerin yapacağı en akılcı iş, nakit akışını daha verimli hale getirip maliyetlerini en aza indirgemeleri. Peki bunu nasıl yapacaklar?

Bu konuda yepyeni çözümler geliştiren şirketlerin iyi bir adres olacağını düşünüyorum. Elbette var olan nakit sorununu çözmek için kısa ya da uzun vadeli kredi almak bir seçenek olabilir ancak bunu da en uygun maliyetle yapmak gerekiyor. Burada en avantajlı alanın doğru bir alacak yönetimi olduğu muhakkak. Faturaları mümkün olan en kısa sürede tahsil etmek hayati önem taşıyor. Alıcı ve satıcıyı aynı ortamda buluşturan ve alacak ile borçları garanti altına alan, krediye erişimi kolaylaştıran, bankaların farklı tekliflerini aynı anda sunan, şirketlerin bugüne kadarki faaliyetlerini inceleyerek risklerini ve pozitif durumlarını gösteren skorlama sistemleri, uygun maliyetli finansmana erişimde birer araç olabilir.

Bu alanda faaliyet gösteren ve kısa sürede ‘unicorn’ haline gelmiş FinTech’ler var. Örneğin Meksika merkezli Konfio, ülkesinde on binlerce KOBİ’nin ucuz finansmana erişimi, nakit akışı, muhasebe işlemlerinin dijitalizasyonu gibi alanlarda hizmet vermek amacıyla kuruldu. Dünyanın önde gelen kurumlarından yatırım alan Konfio, 2021 yılında unicorn sınıfına katıldı. 2014 yılında kurulan ve geçen yıl 1 milyar dolar sınırını aşan Konfio, aslında dünyanın birçok yerinde bu işi yapan şirketlere ne kadar ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Ülkemizde de hem KOBİ’ler hem de FinTech’lerin buluşacağı bu girişimlerin sayısının ve derinliğinin artması daha sağlıklı bir ekonomi için olmazsa olmaz diye düşünüyorum.