Advertisement
HABERLER ABONE OL

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Önümüzdeki dönemde alternatif finans konusunda daha cesur ve kararlı adımlar atacak, ülkemizi bu alanda da hak ettiği yere getireceğiz." dedi.

Erdoğan, Marmara Üniversitesi Rektörlük Binası'nda düzenlenen Alternatif Finansta Yeni Ufuklar: Likidite, Yeşil Finans ve
Politik Ekonomi Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi ile Marmara Üniversitesinin birlikte çalıştığı alternatif finans konusunun ekonomiye yeni bir soluk getireceğini söyledi.

Türkiye'nin her alanda olduğu gibi ekonomide ve onun ayrılmaz bir parçası olan finans sisteminde sürekli ileriye gitmek, kendi modellerini oluşturmak zorunda olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünya ekonomisinde söz sahibi çevrelerin önümüze koydukları modeller, bırakınız bizim gibi ülkeleri, kendi vatanlarında dahi ciddi çıkmaza girdi. Bunun en önemli sinyallerinden biri 2008 küresel finans kriziydi. Her ne kadar dikkatler başka yerlere çekilmeye çalışılsa da bu krizin asıl kaynağının Amerika ve Avrupa olduğu bir gerçektir." diye konuştu.

Erdoğan, ekonomideki temel işlevi tasarruflarla reel yatırımlar arasında köprü kurmak olan finansal sistemin mevcut yapısıyla görevini hakkıyla yerine getiremediğini belirterek, üretimin ve refahın artışına katkı yapması gereken sistemin maalesef ekonominin tamamına hükmeden ve istikrarı tehdit eden bir konuma geldiğini söyledi.

Diğer tüm sektörlerin finans sektörünü beslediği bu sağlıksız yapının sürdürülemez olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Sosyal ve beşeri maliyetleri dikkate almadan, sadece daha fazla kazanma hırsıyla işleyen bu ekonomik sistemin çökmesi kaçınılmazdır. Dünyada gelir ve servet dağılımı gittikçe bozulurken, ülkelerin kendi içerisinde ve küresel ölçekte makas sürekli açılırken, oturup bu düzenin üzerimize yıkılmasını bekleyemeyiz. Bizim medeniyetimiz ve kültürümüz insanı merkeze alır. Dolayısıyla bizim bu konudaki çözüm tekliflerimiz de aynı anlayışa dayalıdır. Küresel ekonomik ve finansal sistemin hiç vakit kaybedilmeden dönüştürülmesi, insan odaklı ve üretimin asli unsur olduğu bir yapının inşasına süratle geçilmesi gerekiyor. Alternatif finans, bu dönüşümün en önemli unsurlarından biridir. Bizim, 'Dünya 5'ten büyüktür.' itirazımız sadece siyasi karar alma ve güvenlik uygulamalarına yönelik değildir. Bu itirazın tüm insanlığa hizmet etmesi gereken kaynakların belirli ellerde toplanmasıyla ortaya çıkan çarpıklıklara ilişkin boyutu da vardır. Bize göre adaletsizliği sürekli büyüten bu sistem, tüm unsurlarıyla tartışılmalı, uzlaşma yoluyla yeniden inşa edilmelidir. Faize dayalı sisteme karşı çıkmamızın sebebi, inancımızın buna cevaz vermemesinin yanında sistemin insani yükünün de ağırlaşmış olmasıdır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geleceğin dünyasında faize dayalı bir sistemin yerini risk paylaşımının esas olduğu katılımcılığın aldığı yeni bir finansal mimariye bırakacağına inandığını söyledi.

Alternatif finansal işlemlerin dünyada süratle yaygınlaştığını, benimsendiğini, derinlik kazandığını anlatan Erdoğan, "Risk paylaşımı yoluyla başka insanların üretimlerine katılımı esas alan yeni finans modellerini de tercih oranı giderek artıyor. Dün bunları söylediğimiz için bize saldıranlar, şimdi bu sistemi ciddi ciddi konuşuyor, tartışıyor, hatta çeşitli şekillerde uyguluyorlar. Türkiye'nin bu konuda geç kaldığını, geride kaldığını düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde alternatif finans konusunda daha cesur ve kararlı adımlar atacak, ülkemizi bu alanda da hak ettiği yere getireceğiz." şeklinde konuştu.

Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı her saldırının bir boyutunun da ekonomi olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Gezi olaylarıyla sokaklarımızı kaosa sürükleyenler, 'Tüketmeyin' çağrısıyla ekonomimizi de hedef alıyordu. 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminin hedefinde seçilmiş hükümetle beraber ekonomimizin omurgasını oluşturan projeler de vardı. Çukur eylemleriyle sokakları işgale kalkanlar, canlı bomba saldırılarıyla büyük şehirlerimizi kana bulayanlar ekonomimizi de havaya uçurmanın peşindeydi. Demokrasimize yönelik 15 Temmuz darbe girişiminin ekonomiyi de menziline alan bir ihanet olduğunu biliyoruz. Son olarak geçtiğimiz yıl ağustos ayında dolaylı yolları bırakıp doğrudan finans araçları vasıtasıyla ekonomimize saldırdılar. Hamdolsun tüm bu tuzakları milletimizle birlikte boşa çıkarmayı başardık."