Advertisement

Amerikan Merkez Bankası (FED) eskisi kadar çok para basmayacak diye tüm dünya mini bir kriz yaşıyor. FED parayı sıkacağını söylemedi. Faizi yükselteceğini de söylemedi. Yalnızca, artık para basma hızını yavaşlatacağını söyledi. Piyasalar çok sert tepki verdiler, vermeye de devam ediyorlar. Piyasalar konuyu fazla abarttılar.
FED'in yarattığı korkudan en büyük darbeyi gelişmekte olan ekonomiler alıyor. Bu ülkelerde hisse senedi fiyatları düşüyor, paraları gelişmiş ülke paralarına göre değer yitiriyor. Bazılarında enflasyon yükseliyor. Büyük bir olasılıkla finans piyasalarında yaşanan kargaşayla gelişmekte olan ülkelerin büyümesi de olumsuz etkilenecek.
Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda merkez bankaları politika faizini artırmak zorunda kaldı. Döviz piyasasına müdahale etme ihtiyacı duydular. Döviz rezervleri bir miktar eridi. Piyasanın FED korkusuna ve döviz piyasasına yapılan müdahalelere tepkisi her ülkede farklı oldu.
Tabloda genellikle Türkiye'nin karşılaştırıldığı bazı gelişmekte olan ülkelerde mayıs ayının son gününden 22 Ağustos'a kadar dolar kurundaki ve yerli para cinsinden hesaplanan MSCI'daki (Borsa endeksi) yüzde değişimler veriliyor. Çin, Kore ve Polonya dışında tüm ülkelerde kur artmış. Çin'de döviz kuru kontrol edildiğinden bu ortamda paralarının değer kazanmasına şaşırmamalı. Ama, Polonya ve Kore'de kurun düşmesi yabancı yatırımcıların bu ülkeleri diğerlerinden farklı gördüğünün işareti.

Parası en fazla değer kaybeden ülkeler Hindistan, Endonezya, Brezilya ve Türkiye. Şili, Meksika ve Rusya'da yerel para yüzde 2-3 civarında değer yitirmiş. Bu ülkelerden de yabancı sermaye çıktı, çıkışın kur üzerindeki etkisi çok fazla değil.
Borsa performansı açısından da Türkiye diğerlerinden ayrışıyor. Gelişmekte olan piyasalarda borsaların düşüşü ortalama (EM Toplam) yüzde 5.2 olurken, Türkiye'de borsa yüzde 21'e yakın düşmüş. Borsa endeksi çift hanede düşen ülkeler Türkiye, Endonezya ve Şili. Rusya'da borsa bu dönemde artmış. Özetlersek, gelişmekte olan ülkeler arasında parası en fazla değer kaybeden, borsası en fazla düşen ülkelerden biriyiz. Neden?

MÜDAHALE STRATEJİSİ ŞEFFAF OLAMAZ
Gezi Parkı gelişmeleri ve artan uluslararası siyasi tansiyon bu döneme rastgeldi. Gelişmeler Türkiye pazarının bir ölçüde olumsuz ayrışmasına neden oldu. Ama, asıl nedenleri ekonomi alanında aramalıyız. Uluslararası yatırımcılar açısından Türkiye'nin dış açıkları göreli olarak hâlâ çok yüksek. Karşılaştırıldığımız ülkelere göre, bizde enflasyon daha yüksek, ekonomik büyüme daha düşük. Dolayısıyla, yabancıların Türkiye'den çıkma eğilimleri diğerlerine göre biraz daha güçlü. Piyasalarımız da göreli olarak daha sığ.
Rusya, Şili ve Meksika'dan da yabancı sermaye çıktı. O ülkelere yönelik de riskler söz konusu. Önemli bir fark da onlar paralarının değerinin fazla düşmemesi konusunda daha aktif davrandılar. Bize döviz piyasasına yönelik müdahaleler yeteri kadar güçlü olmadı. Hatta, bazı kesimlerde "Kurların yükselmesi fena da olmaz" ya da "Konuyu abartmayalım" gibi yaklaşımlar sergilendi. Faiz politikası güçlü bir biçimde kullanılmadı. Döviz satışları cılız kaldı. Şeffaflık adına Merkez Bankası elini çok açık etti. Piyasaya müdahale ile para politikası birbirine karıştırılmamalı. Para politikası şeffaf olmalı, ama döviz piyasasına müdahale stratejisi şeffaf olduğunda, spekülatörlerin eline oynamış olursunuz. Bir ölçüde bu olguyla da karşı karşıya kalındı.