Advertisement

Türkiye’nin kapalı bir toplum olmaktan açık bir toplum olmaya geçişinde çok önemli roller üstlenen kişiler var. İlk akla gelen isimler genellikle siyasetçiler oluyor. Örneğin, Türkiye’nin dışa açılmasının mimarı olarak hep rahmetli Turgut Özal gösterilir. Doğrudur da. Ama, dışa açılmayı başarılı kılan unsur siyasetçilerden çok ülkedeki ekonomik birimlerdir, ekonomik birimlerin sahipleri ve/veya yöneticileridir. Bu alanda Türkiye’deki öncülerin başında hiç kuşkusuz Şarık Tara gelir.

Şarık Tara’yı tek bir kelime ile tanımlamak gerekirse, herhalde en uygun tanımlama “vizyoner” olurdu. Her alanda bu karakterini gösterdi. Enka Şirketler Grubu’nu tüm dünyada tanınır hale getirip oğluna teslim etmesi iş alanındaki herhalde en büyük başarısıydı. Ama, Şarık Tara’yı Şarık Tara yapan galiba onun çok geniş bir yelpazedeki farklı uğraşları.

Yıllarca Türkiye ile Yunanistan’ın aralarındaki sorunların çözümü için uğraştı. Bugünlerde artık herkesin bildiği Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu (WEF) toplantılarını Türkiye’ye tanıttı. Zamanın başbakanı Turgut Özal’ın Davos’a gitmesini teşvik etti. Özal-Papandreu görüşmesi gerçekleşti. İki başbakanın Davos’taki buluşması Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin dönüm noktalarından biri oldu. Başarı, WEF Başkanı Schwab’ın değil, Şarık Tara’nındı. Bugün Atina’da iş âleminin katıldığı etkinliklerde Türk olduğunuzu öğrendikten sonra iki kişiyi tanıyıp tanımadığınızı sorarlar: Turgut Özal ve Şarık Tara.

TOPLUMSAL DUYARLILIĞIN ÖNCÜSÜ

Şarık Tara, yalnızca vizyoner bir işadamı değil, aynı zamanda iş dünyasına sosyal gelişmelere de duyarlı olması gerektiğini gösteren ve öğreten bir kişilik. Sırpların Müslümanları kestiği dönemde Şarık Bey’in bölge halkının yardımına koşması dünyaca bilinen bir gerçek. Bu konuda benim de şahit olduğum bir olay var. 1990’lı yılların ortasında Davos’ta WEF toplantısındayız. Meşhur yatırımcı George Soros‘un da bulunduğu bir oturumda Sırp zulmünden mağdur olanlara yardım edilmesi konuşuluyordu. Bu çeşit oturumlardan sonra genellikle konuşmacıların etrafı çevrilip oturum sırasında soru sormaktan çekinenlerin konuşmacılarla sohbetleri başlar. Soros, kendisine yöneltilen sorulardan birine şu cevabı vermişti: “O konuda benim fazla bilgim yok. Şarık Tara’yı bulup ona sorun.” Bütün topluluk Davos’ta Şarık Tara’yı aramaya başlamıştı. Yanlış hatırlamıyorsam, Şarık Tara o yıl toplantılara katılmamıştı.

Toplumsal ihtiyaçlara duyarlı olduğu en iyi bilinen taraflarından. 1999 yılının Ağustos ayında yaşanan deprem felaketinden sonra kısa bir sürede bir okul yapıp Adapazarı’nda ebeveynlerini kaybetmiş çocukların eğitimlerinin kesintiye uğramadan devam etmesini sağlayan Şarık Tara idi. Geldiği yerden hoşnut olup olmadığını bilmiyorum, ama İstanbul’daki Enka Okulları onun liderliğinde bugünlere geldi. Gebze’deki Enka Meslek Lisesi onun toplumsal ihtiyaçları ne denli iyi okuyabildiğinin kanıtıdır.

Çiğdem Tüzün ve Sühan Muratlı‘nın kaleminden “Şarık Tara Sınırların Ötesinde” kitabı Doğan Kitap’tan çıktı. Kitap, Şarık Bey’i tanıyanlardan, Şarık Bey’le yapılan mülakatlardan oluşturulmuş bir belgesel. Okuduğunuzda, her yanıyla Şarık Tara’yı tanıma fırsatı buluyorsunuz. Kitabı bitirdiğinizde, bir ülkenin dünyaya açılmasında, belki siyasilerden ve bürokratlardan çok, özel bireylerin ne denli önemli roller oynayabileceğini görüyorsunuz. Okunması gereken bir kitap.