Advertisement

Petrol üreticisi bazı ülkelerde yaşanan "yönetime başkaldırı" olayları petrol fiyatını tırmandırmaya başladı. Petrolün varil fiyatı 100 dolara doğru ilerlerken, enerji fiyatlarının artmasının üretim maliyetlerini artırma yoluyla ekonomik durgunluk yaratma riski ortaya çıktı.
Bir yanda gıda, diğer yanda enerji fiyatlarındaki artışlar, birçok ülkede uygulamada olan gevşek para politikalarıyla birleşince, enflasyon tehdidi üç-beş aydır konuşulmaya başlanmıştı. Şimdi, "enflasyon içinde ekonomik durgunluk" olasılığı konuşulmaya başlandı.
Küresel kriz öncesinde petrolün varil fiyatı 140 dolara dayanmıştı. Ama, o dönemde hiç kimse "enflasyon içinde ekonomik durgunluk" lafını etmiyordu. Çünkü, hızla büyüyen mali piyasalar, finansmana ulaşmanın kolaylığı ve finansmanın bolluğu petrol fiyatı artışından gelen olumsuzluğu dengeliyordu. O dönemde yalnızca enflasyon tehdidinden söz ediliyordu. O nedenle de, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler küresel kriz öncesinde para politikasını sıkılaştırma çabasındaydı.

AVRUPA
Şimdi durum farklı. Küresel finansal sistem kriz öncesine göre küçüldü, hatta küçülmeye devam ediyor. Faizler düşük, ama düşük faizlerle borç alabilen kesim çok geniş değil. Dolayısıyla, finansman bol değil. Gelişmiş ekonomilerin, özellikle Avrupa kıtasının toparlanmakta zorlandığı bir dönemden geçiyoruz. Petrol fiyatlarının artması böyle bir ortamda arz yönlü bir "şok" yaratabilir.
Özellikle Euro Bölgesi ekonomileri ve İngiltere zaten enflasyon ile yüz yüze gelmiş bir durumda. Avrupa Birliği'nin ilk altı ülkesindeki yıllık enflasyon yüzde 2.6 civarına geldi. Euro Bölgesi'nin tümünde yıllık enflasyon yüzde 2'nin üzerinde. Bölge'nin sorunlu ve küçük ülkelerinde enflasyon yüzde 4'ün üzerine seyrediyor. Aynı şekilde, İngiltere'de yıllık enflasyon yüzde 4'lerde (hedefin iki katı).
Euro Bölgesi'nde ve İngiltere'de para politikası faizlerinin artırılabileceği artık daha sık konuşulmaya başlandı. Enerji fiyatlarındaki artışlarla zaten arz yönlü bir "şok" yaşama olasılığı artmışken, para politikasının sıkılaştırılması yoluyla iç talebin azaltılması Avrupa'da enflasyon içinde durgunluk olasılığını artıran bir gelişme olabilir.

TÜRKİYE
Enerji fiyatlarındaki artış bizde de "arz yönlü şok" yaratabilir. Tek hanede kaldığı sürece biz enflasyona enflasyon demediğimizden "enflasyon içinde durgunluk" tabiri bizim için fazla olabilir. Ama, yurtdışı piyasalardaki risk iştahının daha da azalmasıyla ekonomi soğuma sürecine girebilir. O takdirde, son dönemde alınan bazı para politikası önlemlerinin hedeflediği zaten gerçekleşmiş olur.
Önlemler geri döndürülür mü? Bu sorunun yanıtı ekonominin ne denli bir soğuma eğilimine gireceği ile yakından ilgili. Sonuç ne olursa olsun, para politikası faizinin artırılması beklenmemeli. Ama, ekonomi sert bir soğuma sürecine girdiğinde, reel sektörden şikâyetler arttığında, munzam karşılıkların düşürülmesi gündeme gelebilir.
Görünen o ki, para politikası ile ulaşılması arzulanan denge bizim dışımızda oluşan şoklar sayesinde zaten ulaşılabilir hale geliyor. Dış şokların bu anlamdaki en olumsuz tarafı şokların şiddetini ayarlama lüksümüzün olmaması ve sonuçlarını kontrol edebilmenin olanaksız olması.