Bloomberght
Bloomberg HT Görüş Emre Alkin Peki şimdi ne olacak?

Peki şimdi ne olacak?

Giriş: 18 Temmuz 2011, Pazartesi 14:34
Güncelleme: 18 Temmuz 2011, Pazartesi 14:38

Futbol Dunyasının içinde bomba tesiri yaratan iddialar ile ilgili yazı yazmadan önce, bir hazırlık yazısı yazarak ise başladık. Fransa ve İtalya'da daha önce yaşanan skandallarla ilgili yazımı okuyanlar, bu tip olaylar karşısında Avrupalıların nasıl hareket ettigi konusunda bir fikir sahibi olmuşlardır.

Genelde şike gibi islere bulaşanların, kriminal tecrubelerinin sadece bu suçla kalmadığı görülüyor. Yani kazanmak için hileye başvuranların, yaptıkları her işte hileye başvurdukları bilinen bir gerçek. Dolayısıyla böyle bir soruşturmanın çok yönlü devam edeceğini görmek lazım. Bununla birlikte Futbol'un siyasi ve sosyal anlamda azımsanmayacak gücü de, söz konusu gücü elinde bulunduranlar için "adalet dağıtma" yanılsaması yarattığı için, hilenin yanında vahim sorumsuzlukların da mevzu bahis olduğu söylenebilir Sadece para için değil, nüfuz ticareti için de hile yapıldığı bilinen bir gerçek.

TFF'nin elde herhangi bir veri ve delil olmadan yaptıgı ilk açıklama bana

göre doğru bir açıklamaydı. TFF 88 yıllık bir kurum ve sadece gazete

haberlerine bakarak karar veremez. Değeri Milyar Dolar mertebesinde olan

Süper Lig ve 1. Lig için söylentilere bakarak vicdanı kanaatte de bulunamaz.

Bu nedenle iddianameyi resmi kanallardan elde edip de okumadan da karar

vermeyecektir.

TFF Başkan Yardımcısı Lütfi ARIBOĞAN'ın Cenevre temasları bu açıdan önem arz

ediyor. Ortada zanlılar var ama TFF'nin elinde gazete haberleri haricinde

herhangi bir veri yok. Ancak mahkemelerin tutukluğuna karar verdigi zanlılar

bulunuyor. Demek ki olay şüphenin de üzerinde bir görünüm arz ediyor. FAIR

PLAY sıralamasında sonlarda yer alan Türkiye'nin dışardan görünümü nereden

bakarsanız bakın çok düzgün değil. Dolayısıyla TFF'nin UEFA'ya "bizde yargı

bağımsızdır, sürece müdahale edemeyiz, eğer sizin aklınıza bir fikir

geliyorsa söyleyin" demesi normal. En azından ülke imajının bozulmaları için

çaba gösterildiğini çaba harcandığını göstermek açısından da onemli.

Diğer taraftan 2001 yılından beri Süper LİG'in naklen yayın haklarını elinde

bulunduran yayıncı kuruluşun da canını sıkacak bir ortam oluştu diyebiliriz.

2010'dan 2014'e kadar Süper LİG'in yayın hakkını 4 sezon elinde tutacak olan

kuruluş, TFF payı ve KDV'si ile birlikte 500 Milyon Dolar civarında bir

maliyet üstlendi. Diğer taraftan B ve C paketlerine de iki kuruluş yıllık

KDV'si ile birlikte 75 milyon dolar civarında maliyet üstlendiler.

SUPER LİG'in degeri Avrupa'daki bir çok tanınmış ligin üzerine çıkmışken

yaşananlar, mutlaka değeri konusunda tartışmalar başlayacaktır. Bu durum

yayıncı kuruluş üzerindeki baskıyı artırabilir. Şöyle ki Futbol Disiplin

Talimatlarının 55. Maddesine göre verilecek kararın hem talep hem de kaynak

yönünde problemler yaratacağı da söylenebilir. Daha ayrıntılı bir yorum

yapmak şu anki durumda kimseye yardımcı olmayacağı için burada bırakıyorum.

TFF Yonetimini'nin mutlaka en adil kararı alacağına eminim. Şu an belki de

Türkiye'de en zor durumda olan kişiler onlar. Bu nedenle bu süreçte

anlayışlı yaklaşmak ve söylenen her söze dikkat etmek gerekir. Eylemler

münferit mi, yoksa kurumları bağlar nitelikte mi gibi soruların tamamı resmi

kanallardan gelen dosyanın içindeki deliller sayesinde anlaşılacak. Şu ana

kadar TTF ile Savcılık arasında karşılıklı görüşmeler dışında resmiyet

kazanmış her hangi bir durum yok. Bu durum uzadıkça başka tartışmalar da

gündeme gelebilir. Buna da şimdiden hazırlıklı olmalıyız.