Twitter.com/emrealkin1969
BU YAZIYI MAÇTAN SONRA YAZMAK KOLAYDI
Bir uygulamacıyı en çok kızdıran yorumlar, iş bittikten sonra yapılan yorumlardır. Bu nedenle aksam oynanacak Turkiye-Azerbaycan maçı öncesinde bir yorum yazmak istedim.
Sizlere bu yazıyı yazmaktaki gayem, bilimsel ve pratik bakış açısını beraber ele alıp analiz yapmanın ne kadar faydalı olup olmayacağını test etmek. Bu nedenle Türk Milli Takımı'nın bu akşamki maçı hakkında fikir yürütecek ve sonra arkamıza yaslanıp maça bakacağız.
Kadrosunda Avrupa'da top koşturan 10 futbolcunun olduğu ve bu sebeple maçlar başlamadan Almanya'nın kabusu olan Turk Milli Takımı, daha ilk maçta gösterdiği uyum problemi sebebiyle hesapların değişmesine sebep oldu. Kolayca yenildi, zar zor yendi genelde.
Turkiye 72 Milyonluk, gençlerin büyük bir çoğunlukta olduğu bir ülke. Bunun karşısında Almanya'yı bir kenara bırakırsak, milli geliri ile nüfusu daha düşük ve yaşlı olan ulkelere karşı sporda zorlanmasının sebebi acaba nedir? Cevap çok basit: Bizde eğiticiyi eğiten yok.
Sormak lazım, şu an Profesyonel Kulüplerde gorev yapan ve gençleri yetiştiren eski futbolcular hangi eğitimden geçerek bu mevkiye geldiler? Acaba futbol ve atletik literatürü kaç tanesi takip ediyor? Sporcu sağlığı ve psikolojisi ile ilgili bilgi düzeyleri nedir? Kulüplerde bu birimlerle ne kadar sıklıkta toplantı yapıyorlar? En önemlisi egitimlerine hala devam ediyor mu bu teknik adamlar?
Bu soruların cevaplarını aşağı yukarı tahmin edebiliyoruz değil mi ? O zaman şunu bilmeliyiz ki A Milli Futbol Takımı'nın Finallere kalma şansı, teknik direktöre bağlı degil, sadece ve sadece Futbolcuların maharetine kalmıştır. Ne teknik direktör ne de oyuncu seçici, skora birebir etki edemez. Sahadaki oyuncuların büyük bir çoğunluğu 30 yıl oncesinin futbol paradigmalarıyla yaşayan teknik direktörlerin ve eğitimcilerin elinden çıkıp buraya gelmişler, belki de onlardan daha kabiliyeti olanları türlü sebeplerle bu macerada saf dışı kalmışlar. Bir anda milyonlarca doların sahibi olmuşlar, görgü ve yetenek açısından da kendilerine eş belki de daha geride eski futbolcuların elinde buralara kadar gelmişler. Bu akşam sahaya çıkacaklar.
Zayıf bir rakip karşısında oynayacaklar ve Almanya maçında yaşadıkları acıyı üzerlerinden atmaya çalışacaklar. Belki de bu hırsla çok gol atacaklar. Ancak 10-0 da yenseler, Almanya Belçika'dan puan alamazsa bu defteri kapatacaklar. Bu son derece üzücü ama çok düşündürücü bir gelişme olacak.
Peki bunun kabahatlisi kim olacak? Aslında hepimiz olacağız. Az emekle çok fazla isteyen sporcudan, eğitimi tecrübesi kadar olan spor adamlarına, köşe yazılarında bir yerden yere vurup bir göklere çıkaranlardan kulüp başkanlarına, sporun altyapısına Türk Sporuna hizmet için degil kendisi için yatırım yapanlardan, kendinden daha akıllı ve beceriklisini sevmeyenlere kadar herkes kabahatli olacak.
Peki finallere kalırsak ne olacak? Hiçbir şey. Demin bahsettigim herkes kahraman olacak. Tabii ilk yenilgiye kadar.