Advertisement

SPOR EKONOMİSİNİ CİDDİYE ALAN YOK


Türkiye'nin birkaç spor adına yaşadığı sürece bir göz atalım:

-14 Nisan'da Spor'da şiddeti önleme yasası TBMM'de kabul edildi.

-12 Haziran'da Genel Seçimler tamamlandı.

-29 Haziran'da TFF'nin Seçimli Genel Kurulu'nda Mahmet Ali AYDINLAR Başkan seçildi. Eski Yönetimden önemli isimler yeni yönetime tekrar seçildiler.

-3 Temmuz Sabahı Türk Futbolu'nun önemli isimleri şike yapmak ve şikeye teşşebüsten dolayı gözaltına alındılar. Birçoğunun tutuklu olarak yargılanmalarına karar verildi.

-Temmuz Ayı içinde TFF Başkanı'nın üst üste açıklamaları oldu.

-15 Ağustos'ta TFF,  küme düşürme ile ilgili kararın verilebilmesi için Savcılık İddianamesi'nin tamamlanmasını bekleyeceğini açıkladı. Ancak Etik Kurulu'ndan gelen rapora istinaden birçok ismi tedbirli veya tedbirsiz olarak PFDK'ya sevk etti.

-22 Ağustos'ta UEFA'dan Müfettiş geldi ve hem adliye hem de TFF'de görüşmeler yaptı.

-23 Ağustos'ta TFF Süper Lig Şampiyonluğunun Play Off maçlarının sonunda belirlenmesine karar verildi.

-25 Ağustos'ta UEFA Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nde oynamaması için TFF'ye yazı gönderdi. TFF söz konusu yazı doğrultusunda Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne katılmayacağını açıkladı.

-3 Eylül'de Fenerbahçe'nin hem UEFA hem de TFF'yi CAS'a (Uluslararası Tahkim Mahkemesi) taşıdı ve 45 Milyon Euro tazminat talep etti.



Sadece idari ve hukuki adımları içeren bu kısa kronolojinin içine kulüplerden gelen açıklamaları, tehditleri ve spor adamlarının hukuki olmayan, tamamen duygusal yorumlarını da eklersek ,sokaktaki vatandaşın şu ana kadar son derece soğukkanlı davrandığını söylemek mümkün. Ancak bu satırları yazan ben ve siz okuyucular sadece bu olayları gözlemlemek için Türkiye'ye gelen yabancı bir misafir olsaydınız, kanımca şu intibaları edinirdiniz:

-Bu ülkede delil toplamak ve iddianame hazırlamak çok uzun sürüyor.

-Bazı suçları işleyen varsa onu mutlaka suçüstünde yakalamak lazım.

-Şikeye teşebbüs etmeyi suçtan saymayan hatta teşebbüs seviyesinde kalana "beceriksiz" diyerek sempatiyle yaklaşan bir spor camiası var.

-Medya istediğini soruşturmaya dahil edebiliyor, istediğini ise masum hale getirebiliyor.

-Sporun önde gelen isimleri eğitimli ve kariyer sahibi insanlara yakışmayacak şekilde küfürlü konuşuyor, sürekli tehdit savuruyor, hatta kendini devletten yukarıda görebiliyor.

-Bir kişi kendi istemedikçe spor camiasındaki görevlerinden ayrılmıyor, şahsi meseleler 100 yıllık camiaların üzerinde tutuluyor.

-Bu ülke güncel hayattaki gri ayrıntıları ve şahsiyetleri ayıklayamadığı gibi spordan da ayıklayamıyor.

-Halka arz edilme tarzından tutun da ekonomisine kadar kurallara pamuk ipliğiyle bağlı olan bir spor endüstrisi bulunuyor.


Bu ayrıntıları daha da artırabilirdim. Ancak içinde arkadaşlarımızın da bulunduğu bu camiayı kırmamak için fazla derinlere dalmıyorum. Şimdi siz yabancı olsaydınız bu ayrıntılara sahip bir ülkenin futbolu için ne karar verirdiniz?

Geçen Perşembe günü Machester United'ın ticari gelirlerinin 600 Milyon dolara yaklaştığını ve transferin son günlerinde müthiş paralarla oyuncuların el değiştiridiğine dair haberleri okuduk. Aynı saatlerde Türkiye'de ise naklen yayın gelirlerinin düşmemesi için medyada yazılan çizilen "hukuka ayar çekme" girişimlerini de okuduk. Spor Ekonomisi'ni sadece naklen yayın geliri olarak düşünmenin ne kadar hatalı olduğunu, Fair Play'in olduğu her alana vatandaşların tasarruflarının daha çok akacağını, eğlencenin içine hile karıştırılmazsa gelirlerin ne kadar artacağını daha önceki yazılarımda net olarak anlattım.

Bu nedenle son kez uyarımı yapıyorum: Spor Ekonomisi'ni ciddiye alan yok. Eğer bu şekilde yola devam edersek, kendimizi kandırmaktan öte birşey yapmayacağız. İtalya, Yunanistan ve diğer Liglerde olan biteni gören İngiliz ve İspanyol Kulüpleri daha fazla star oyuncu ve daha fazla altyapıdan oyuncu alarak harmanladılar, sonuçta mücadele ve görselliğin doruğunda maçlara şahit olmaya başladık. Paralar da buralara akmaya başladı. Bu kafayla gidersek çocuklar ve gençler Türkiye Süper Ligi'ndekileri değil bu Liglerdeki takımları tutar hale gelecek. Kahramanlarını da buralardan seçecekler. Şaka yapmıyorum. Bir önceki yazıda bu gelişmenin ayrıntılarını tek tek yazdım. Merak eden bakabilir.