Advertisement

Bu hafta sonu Sydney'de başlayacak olan G-20 zirvesinde yine herkes birbirini mi suçlayacak? Parmağıyla karşısındakine kendine çeki düzen ver mi diyecek?

Yoksa bu zaten başladı mı? ABD Hazine Başkanı Jacob J. Lew ve George Osborne derler ki, gelişmekte olan ülkeler kanayan dövizleri ile yatırımcıların sentimanını bozdular. Hakikaten 2010 başlarından beri görülmeyen değer kaybına uğrayan ülkelerin paraları, değer kaybettikçe etti. MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi %5 değer kaybetti.

Ama tüm merkez bankası liderlerinin de toplanacağı G-20 toplantısında amaç, Fed tapering'e (azaltma) devam ettikçe oluşan volatiliteyi minimize etmek, önümüzdeki beş yıl içinde mali dengeyi de korurken global büyümeyi desteklemek olmalı. Beklentiler de bu yönde zaten.

Peki, Lew'un vermek istediği mesaj nedir o zaman? Acaba dikkatleri tapering'in yarattığı para çıkışından ayırıp, şu sıralarda Hindistan'dan Güney Afrika'ya kadar tüm gelişmekte olan ülkelerde yaşanan krizlere mi vermek istiyorlar?

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki öncelik uçurumu, bu toplantıların ana temasını oluşturacak. OECD de yeni bir çağa, düşük büyümenin olduğu bir çağa giriyoruz dedi. OECD, politika yapıcılarını, gelişmekte olan ülkeler parasal sıkılaştırmalara maruz kaldıkları için düşen emtia fiyatları nedeniyle, üretimi canlandırmaya davet etti. 

Ama her sebebi, sorumluluğu da onlara vermemek lazım. Her gelişmekte olan ülke hakkında endişeli olmamalıyız. Çin Merkez Bankası Başkanı Xiaochuan, Bloomberg Haber'e kendilerinden emin olduklarını, büyüme açısından sıkıntı çekmediklerini söylerkeni Rus Finans Bakanı da "Fed açık ve bekleneni yaptı, gelişmekte olan ülkelerin ise kendilerini buna hazırlamalı" demesi de bunu ispatlıyor adeta. 

Almanya'nın tepkisini, İngiltere ve IMF'in ise kabulünü kazanan büyüme hedefi G-20'de yine masaya yatırılacak.

Geçtiğimiz hafta bir iyi bir kötü gelen verilerle ABD büyümesinde bir geri çekilme olacak mı soruları iyice pekiştirildi. Şimdi, Bloomberg ekonomistleri hafaya gelecek olan büyüme rakamlarını yüzde 3'lerden yüzde 2'lere çekmiş durumda. 

Bu sabah Conference Board'un öncü göstergeler direktörü, araştırma masası şefi ve ekonomist Ataman Özyıldırım'ın da dediği gibi, birinci yarıda ekonominin büyümesi ABD'de devam edecek mi ve ekonominin düzelmesi için nelere ihtiyacı var soruları, dönüp dolaşıp ABD'li tüketicinin cebinden çıkanlarla girenlere bakıyor. Ve bence, gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasındaki uçurumla birlikte, işte bu ABD'linin cebinden çıkanlar ile girenler arasındaki uçurum da aynı hızda büyüyor. 

Bol kazançlı, az masraflı günler, haftalar dilerim.