Advertisement

Dünyada yaşanan düşük faiz ortamının, ABD ve diğer gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının piyasalara verdiği aşırı likiditeden kaynaklandığı biliniyor.

Bu bağlamda, son günlerde yurt dışında yaşanan gelişmeler, faizler konusunda yeni beklentilere işaret ediyor.

YURT DIŞINDA FAİZLER YÜKSELME EĞİLİMİNDE

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan olaylar, petrol fiyatlarının 115 dolar/varil düzeyine yerleşmesine neden oldu. Bu gelişme dünyada enflasyonist beklentilerini olumsuz etkiledi.

Yanı sıra gıda fiyatlarındaki yükselişler de beklentileri etkiliyor. Zaten yükselme eğiliminde olan fiyatlara bir de felaket sonrası Japonya’da ortaya çıkan baskılar eklenecek. Yardımlar bağış esaslı olduğu için sorun şimdilik fiyatlara doğrudan yansımıyor. Ancak, şartlar biraz normalleşince durum tersine dönecek.

Dünyanın öteki ucunda, Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) enflasyonla mücadele amacıyla faizleri yükseltmek istediği biliniyor. Yunanistan, İrlanda ve son olarak Portekiz’deki borç sorunları, Banka’nın istediği gibi hareket etmesine engel oluyor.

Avrupa Kurtarma Fonu”nun kurulması ve ivedilikle hayata geçirilmesinde geç kalmamak gerek. Çünkü BBC’nin, Avrupa’lı iktisatçılar arasında yaptığı bir araştırma, Yunanistan’da kamu borcunun yakın gelecekte yeniden yapılandırılanacağını düşünenlerin sayısının çok yüksek olduğunu gösteriyor.

AMB faiz yükseltmeden Euro bölgesindeki kısa vadeli kamu borç sorunlarının ivedilikle bir çözüme kavuşturulması gerekiyor. Aksi halde yeniden yapılandırmanın maliyeti daha da artacak. Sorunlu ülkelerin kamu kağıtlarını ellerinde tutan Alman, Fransız , İspanyol ve İngiliz bankalarında mevduatı bulunanlar daha çok etkilenebilecek. AB liderlerinin Kurtarma Fonu için gösterdikleri çabanın arkasında bu gerçek var.

Diğer yandan, ABD’deki gelişmeler de dikkat çekiyor. Bazı FED üyeleri, artık ekonominin iyiye gitmeye başladığını, işsizlik ve diğer bazı verilerin, canlanmanın başladığına işaret ettiğini düşünüyorlar. Hatta St. Louis FED Başkanı, 600 milyar dolarlık son tahvil alımı programının Haziran’da sona ermesi gerektiğini söylüyor. Söylenenler gerçekleşirse, Amerika’da da faizlerin beklenenden erken yükselmeye başlamasını bekleyebiliriz.

Özetle, dünyada faizlerin yönü yukarıya doğru.

İÇERİDE FAİZLER

Yurt dışında yaşanan faiz gelişmelerinin, yüksek cari açığını finanse etmek zorunda olan Türkiye’yi etkilememesi düşünülemez.

Bu durumda içerideki gelişmeler önem kazanıyor.

Bankalar Cuma günü, ellerindeki kaynağın bir bölümünü zorunlu karşılık olarak Merkez Bankası’na yatıracaklar. Topladıkları kaynağın çoğunu kamu kağıdına ve kredilere yatıran bankaların talepleri, İMKB repo piyasasında faizleri yüzde 7.15’e çekti.

Yanı sıra özellikle pazar payını kaybetmek istemeyenler, mevduata eskisine oranla daha yüksek faiz teklif etmeye başladılar. Diğer taraftan, DİBS faizleri de artık eski düzeylerinde değil.

Bunlara bir de dışarıdaki faiz artışları eklenince faizlerin yönü yukarı doğru olacaktır. Cari açık sorunu devam ettiği sürece bu tür bir gelişme kaçınılmazdır.

Dışarıdan gelecek etkileri azaltmak için, ya seçimlerden hemen sonra ÖTV ve KDV artışı gibi, harcama azaltıcı, acı maliye politikası tedbirleri gündeme gelecektir. Ya da Merkez Bankası dışarıdan ve içeriden gelen baskılara dayanamayıp, faizleri yıl sonuna kalmadan arttırmaya başlayacaktır. Belki de her ikisi birden...

Anlayacağınız yeni TCMB Başkanı’nı zor bir dönem bekliyor. İç ve dış piyasa oyuncularının güvenini kazanma sürecinin uzamaması lazım.

Not: Son IMF Raporunun yayımlanması için daha ne kadar bekleyeceğiz? Bir gelişme var mı?