Rusya'ya uygulanabilecek yaptırımlara Avrupa ne kadar hazır?
Rusya-Ukrayna gerginliğinde bir yandan diplomatik görüşmeler devam ederken, diğer taraftan ABD ve AB olası bir işgal durumunda Rusya'ya uygulanabilecek yaptırımları değerlendiriyor. Özellikle enerji sektörüne yönelik yaptırımlar öne çıkıyor. Peki Rusya ekonomisini hedef alacak bu yaptırım paketi Avrupa'yı nasıl etkiler?
CEM COŞKUN / BERLİN
Batı ülkeleri ile Rusya arasında Ukrayna konusunda artan gerilim karşılıklı açıklamalar ile hassasiyetini koruyor. Rusya işgal iddialarını reddederken, ABD ve AB olası bir işgal durumunda Rusya’ya yönelik ağır ekonomik yaptırımların masada olduğunun altını çiziyor.
Batı tarafının elindeki en büyük koz ise Almanya ile Rusya arasındaki Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattı. Hem ABD hem de AB yetkilileri, Alman hükümetinden gelen açıklamalar doğrultusunda, yaptırımların ilk sırasına Kuzey Akım 2 projesinin durdurulmasını koyuyor.
Avrupa Rus gazına bağımlı
Bu senaryoda AB, Rusya’nın tüm gaz akışını kesmesi durumunda karşılaşılacak zorlukları aşmanın yollarını arıyor. Hali hazırda Rusya Avrupa’daki toplam gaz talebinin yüzde 40’ını (Almanya için bu oran yüzde 55) tedarik ediyor. Avrupa Komisyonu ve ABD bu durumla başa çıkabilmek için alternatif tedarik yollarını araştırmaya yöneldi. Hem uluslararası enerji şirketlerinin hem de gaz tedarikçisi ülkelerin kapıları çalındı. Ancak ortak kanı, küresel doğal gaz arzının kısıtlı ve Rusya’dan gelen hacmi karşılamaktan uzak olduğu yönünde.
Acil önlemler gerekebilir
Bağımsız bir düşünce kuruluşu olan Bruegel'in analizine göre, AB kısa vadede bu durumla başa çıkabilir. Fakat bunun derin ekonomik sonuçları olacağını, Avrupa’nın durumu düzenli yönetebilmesi için zor ve maliyetli kararlar alması gerektiğini savunuyor. Analistler, ciddi bir gaz kıtlığından korunmak için LNG ithalatının artırılmasına ek olarak, sanayide üretim kısıtlamalarına gidilmesi gibi mevcut talebi azaltacak acil önlemlerin devreye alınması yönünde görüş belirtiyor.
Havanın iyice soğuduğu ve şubat itibarıyla Rus gazının bulunmadığı bir senaryoda, AB’nin gaz stoklarının mart sonuna kadar tükeneceği bildiriliyor. Böyle bir durum, Avrupa'nın elektrik üretimi için kömüre yönelmesi (ki bu da daha fazla CO2 emisyonu demek), Almanya özelinde ise nükleer santrallerin kapanmasının geciktirilmesi gibi seçenekleri ön plana çıkarıyor. Tabi bunlar da AB için yeşil enerjiye geçiş döneminde siyasi açıdan hassas kararlar.
Enerji fiyatları zaten yüksek
Son zamanlardaki gaz kesintileri nedeniyle artan enerji fiyatları, Avrupalıların hane giderlerini şimdiden fazlasıyla artırdı ve gaza bağımlı bazı endüstrilerde üretimi kısıtlamaya zorladı. Moskova'nın arzı tamamen kesmesi fiyatların daha da yükselmesine ve AB ekonomisinin enflasyonla mücadelesinde yeni zorluklara neden olabilir.
Rusya’nın Kırım’ı işgali sırasında uygulanan karşılıklı yaptırımların, özellikle gıda ve tarım ithalatçısı AB ülkelerine faturası milyarlarca euroyu bulmuştu. Post-Covid dönemine hazırlanan Avrupa -özellikle de Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri- için bu miktarlarda bir kayıp, ekonomide kırılmalar yaratabilir.
Avrupalı liderler Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimi çözmek için tüm diplomatik yolları denemekte kararlılar. Diplomasinin tükendiği yerde de yukarıda belirtilen tüm negatif etkileri göze alıp yaptırımları devreye sokmaktan çekinmeyeceklerini belirtiyorlar. Ancak bunu her geçen gün daha net, daha yüksek ve bir bütün olarak ortaya koymak hem Avrupa’da barışı korumak hem de Avrupa Birliği’nin geleceğini sağlamlaştırmak adına büyük önem taşıyor.