Bloomberght
SON DAKİKA
Bloomberg HT Görüş Koray Gültekin Bahar Türkiye fintek yatırımlarının iki gerçeği

Türkiye fintek yatırımlarının iki gerçeği

Giriş: 15 Eylül 2025, Pazartesi 10:13
Güncelleme: 15 Eylül 2025, Pazartesi 10:13

Küresel girişim sermayesi açısından yılın ikinci çeyreği, ilkine göre daha hareketli oldu. Her ne kadar 10 milyar dolar eşiği 3 yıl sonra aşılmış olsa da yatırım iştahında durağanlığı hissediyoruz. Yatırımcılar da karar verirken farklı kriterleri dikkate alıyor artık… Bu dönemde yatırımcıların odağının, nicelikten niteliğe kaydığını, nitelikli sermayenin büyüme aşamasındaki güçlü şirketlere yöneldiğini gördük. Benzer durum, Türkiye için de geçerli.

2025’in ikinci çeyreği, küresel fintek yatırımlarında üç yıl aradan sonra ilk kez belirgin bir toparlanmaya işaret etti. S&P Global Market Intelligence verilerine göre, bu dönemde toplam 390 işlemde 11 milyar dolar yatırım gerçekleşti. Böylece 2022’nin üçüncü çeyreğinde girişim sermayesi piyasasında başlayan krizden bu yana ilk kez 10 milyar dolar eşiği aşıldı.

KPMG Türkiye ve 212’nin birlikte hazırladığı “Türkiye Startup Yatırımları 2025 2. Çeyrek Raporu” da Türkiye’deki ekosistemin dinamizmini net şekilde gözler önüne seriyor. Bu dönemde Türkiye’de toplam 46 işlemde 857,9 milyon dolar yatırım hacmi yaratıldı. Bu tablo, Türkiye’nin bölgesel bir girişimcilik merkezi olma yolunda kararlılıkla ilerlediğini gösteriyor.

Erken aşama şirketlerin cazibesi artıyor Veriler çok net: Türkiye’de yatırımın kalbi hâlâ erken aşama ve tohum seviyesinde atıyor. KPMG’nin raporuna göre 2025’in ikinci çeyreğinde 27’si tohum, 10’u erken aşama olmak üzere toplam 37 yatırım, ekosistemin temel ağırlığını oluşturdu. Özellikle erken aşama yatırımlar, en büyük 10 işlemin beşini kapsayarak inovasyon odaklı girişimlerin gücünü kanıtladı. SaaS, yapay zekâ ve oyun dikeylerinde işlem sayısındaki artış ise çeşitlenmenin hızlandığını gösteriyor.

Peki neden yatırımcılar erken aşamaya yöneliyor?

-Çünkü Türkiye’nin genç ekosisteminde yenilikçi girişim bolluğu var.

-Çünkü erken aşama, görece düşük maliyetle girilebilen ama yüksek getiri potansiyeli barındıran bir alan.

-Çünkü yatırımcılar, globalleşme vizyonu olan ama hâlâ ölçeklenme yolculuğunun başında olan şirketlerle daha esnek ortaklıklar kurabiliyor.

Ancak bu tablo bize şunu da söylüyor: Geç aşama yatırımlar hâlâ sınırlı. Bu da girişimlerin büyürken bir noktada “finansman duvarına” çarpma riskini gündeme getiriyor. Türkiye’nin artık erken aşama dinamizmini ileri aşamalara taşıyacak yeni finansman modellerine ihtiyacı var.

Finansmanın tüm yükünü yabancılar taşıdı Türkiye ekosistemindeki en dikkat çekici gelişmelerden biri, yabancı yatırımcıların işlem hacmindeki ağırlığı oldu. 46 işlemin yalnızca 13’üne liderlik etmelerine rağmen, yabancı yatırımcılar toplam hacmin yüzde 97’sini üstlenerek neredeyse tüm yükü taşıdı. Buna karşılık yerli yatırımcılar, 33 işleme imza atsa da hacim payları sadece yüzde 3 seviyesinde kaldı.

Hiç kuşkusuz Uber’in Trendyol Go’nun yüzde 85’ini 700 milyon dolara satın alması, bu çeyreğe damgasını vurdu. Teslimat ve lojistik dikeyini lider konuma taşıyan bu işlem, Türkiye’nin teknoloji tabanlı girişimlerinin artık global devlerin radarında olduğunu gösterdi. Aynı zamanda, Türkiye’de yapılan işlerin yalnızca yerel pazara değil, küresel değer zincirine de hizmet ettiğini teyit etti.

Bu tablo birkaç açıdan önemli. Uluslararası yatırımcılar, Türk girişimlerinin küresel pazarlara açılma potansiyeline güven duyuyor. Büyük fonlar, güçlü ticarileşme stratejisine sahip girişimlere yöneliyor. Türkiye, genç ve dijitalleşmeye yatkın nüfusuyla bölgesel bir cazibe merkezi konumunu pekiştiriyor.

Elbette küresel sermayenin ülkemize, şirketlerimize ilgi göstermesi, duyulan güvenin bir göstergesi ancak bazı handikapları da unutmamalıyız. Yerli yatırımcıların ölçekli finansman gücü hâlâ sınırlı. Bu durum, ekosistemin sürdürülebilirliğini yabancı sermayeye bağımlı hale getirme riski taşıyor.

Sağlıklı bir gelecek için verileri doğru okumalıyız

Bugün Türkiye’nin fintek ekosisteminde iki gerçek var. Birincisi, erken aşama girişimlerdeki dinamizm ve inovasyon gücü. İkincisi de yabancı yatırımcıların neredeyse tek başına sırtladığı finansman yükü.

Bu iki gerçek, aslında birbirini tamamlıyor. Yabancılar Türkiye’de fırsat görüyor çünkü erken aşamadaki potansiyel güçlü. Ama aynı zamanda yerli sermayenin daha cesur ve daha ölçekli adımlar atması gerekiyor ki ekosistem sürdürülebilir bir büyüme yoluna otursun.

Önümüzdeki dönemde kritik soru şu olacak: Türkiye, bu erken aşama dinamizmini ileri aşama yatırımlara ve sürdürülebilir ölçeklenmeye çevirebilecek mi? Eğer bu dönüşüm sağlanabilirse, Türkiye yalnızca bölgesel değil, küresel fintek ekosisteminde de çok daha görünür bir oyuncu haline gelecektir. Sonuçta mesele sadece bugünün yatırımları değil; Türkiye’nin girişimcilik ekosistemini küresel rekabette kalıcı bir oyuncu haline getirip getiremeyeceği… Türkiye, genç nüfusu, teknoloji adaptasyonu ve girişimcilik kültürüyle bölgesinin ötesine taşabilecek güce ve potansiyele sahip.