Advertisement

Sayın Başbakan'ın 61. hükümetin programını sunuşunda ekonomiye yönelik hedefler arasında, piyasaları ilgilendiren oldukça somut ve altı çizilmesi gereken hususi İstanbul'un Uluslararası Finans Merkezi olması yönünde yapılacaklardan bahsetmesiydi. Sayın Başbakan, İstanbul'un önce bölgesel ardından dünya çapında bir finans merkezi olması yönünde gerekenin yapılacağını söyleyerek, hükümetin yeni dönemde bu hedefe ilişkin ciddi bir uğraşı içinde olacağının mesajını verdi.
İstanbul Finans Merkezi projesi önceki hükümet düzeyinde hummalı bir çalışmayla başlatılmıştı. Projenin gerçekleştirilmesi için 8 komite oluşturulmuştu. Bu komiteler; Hukuk; Piyasalar ve Enstrümanlar; Vergi; Düzenleyici ve Denetleyici Çerçeve; Altyapı; Teknoloji; Tanıtım ve İmaj; İnsan Kaynakları olarak örgütlenmişlerdi. Her bir komitenin sorumlu kurumları belirlenmiş ve finans dünyasının tüm kurum ve kuruluşları bu komitelerde temsil edilmeye başlanmıştı. Çalışmaların ilk zamanlarında ciddi bir çaba ve istek görülürken sonradan komitelerde bir gevşeme olduğunu söylemek mümkün. Projenin asıl sahibi ve ana koordinatörü Sayın Babacan olduğu için yeni dönemde Sayın Bakan'dan başlamak üzere bu komite çalışmalarında bir hareketlilik beklemek mümkün olabilecek.
Adalet Bakanlığı'nın yönetimindeki Hukuk Komitesi ağırlıklı olarak İstanbul'da bir tahkim merkezi kurulması yönünde çalışıyor. SPK'nın sorumlu olduğu Piyasalar ve Enstrümanlar Komitesi'nde alt komiteler şeklinde 20 civarında enstrüman ve kurumun oluşturulması için çalışmalar yapılıyor. Maliye Bakanlığı yönetimindeki Vergi Komitesi'nin ana çalışma konusunu vergi sisteminin iyileştirilmesi oluşturuyor. Hazine'nin kontrolündeki Düzenleyici ve Denetleyici Çerçeve Komitesi'nde ağırlıklı olarak İMKB'nin şirketleşmesi ve özelleşmesi üzerinde duruluyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yönetimindeki Altyapı Komitesi en hareketli ve sonuç alıcı çalışmaları gerçekleştiriyor. Takasbank'ın yönetimindeki Teknoloji Komitesi tüm piyasaları kapsayacak bir teknoloji şirketi kurulması için çalışmalar yapmakta. Aracı Kuruluşlar Birliği'nin yönetimindeki Tanıtım ve İmaj Komitesi ana stratejinin belirlenmesini takiben Finans Merkezi'nin vizyon ve misyonunun belirlenmesi gerekliliği üzerinde durmakta ve İstanbul Finans Merkezi'nin marka olabilmesine yönelik olarak markalaşma stratejisi ve yapılması gerekenleri tespit etmeye çalışmakta. DPT'nin idaresindeki İnsan Kaynakları da alt komiteler olarak çalışmasını yürütmektedir.
Bütün bu çalışmaların sonucunda ciddi yeni düzenlemeler ortaya çıkacak, finans sistemi yeni yatırım araçları ve kuruluşları kazanabilecek duruma gelecektir. Her ne kadar mevzuata yazılan her hususun hayata geçmesi mümkün olmasa da, yapılacak en küçük bir değişiklik veya iyileşme piyasaların iyiliği anlamına gelecektir. Tüm çalışmalar tamamlandığında İstanbul'un hemen bir finans merkezi olması beklenmemelidir, bu sürecin oldukça uzun ve zahmetli olacağı bellidir. Kural ve kurumların oturmasıyla, uygulamanın tam anlamıyla yerleşmesiyle zaten ciddi anlamda bir potansiyeli üzerinde taşıyan İstanbul'un önemli bir finans merkezi olmaması için hiçbir neden bulunmamaktadır. Bu nedenle, zaten bu çalışmalar yapılsa da İstanbul finans merkezi olamaz anlayışı doğru bir yaklaşım değildir. İstanbul'un finans merkezi olma hedefi bulunmasa dahi yapılması düşünülen düzenlemeler zaten piyasaların ihtiyacı olan, piyasaların önünü açacak düzenlemeler. Yapılabildiği kadarıyla bu düzenlemeler İstanbul'u finans merkezi yapmaya yetmese bile piyasalar için destek ve katkı verici düzenlemeler olacaktır.