Advertisement

Kısa vadeli sermaye akımlarında yön tekrar Türkiye’yi gösterirken;  faizler geriliyor, türk hisseleri gelişen ülkelerden pozitif ayrışıyor ve kur son 1 ayda ortalama 2,93 seviyelerinde dengelenmeye çalışıyor.

Peki gerçekten en kötüsü geride mi kaldı?

TCMB’nin yayınladığı haftalık menkul kıymet istatistiklerinde 2016 yılında hisse senedi piyasasında net alış tutarı 140 milyon doların üzerine yükseldi. Fakat asıl talep tahvillere geldi ve 2016 yıl genelinde yabancı nette 857 milyon dolarlık türk tahvili aldı. Repo hariç 2016 yılında Türkiye’ye toplam 750 milyon dolarlık tahvil ve hisse girişi yaşandı. MSCI Gelişen ülke endeksi yıl boyunca %1 değer kazanırken, BIST 100 dolar bazında %10 yükseldi ve aradaki makas %9 seviyesine yükselerek Türk hisseleri lehine döndü (son 1 yılda türk hisselerinin çok fazla underperform ettiği düşünülürse bu hareketin düzeltme olduğu savunuluyor). Getiri eğrisinde faizler artan lokal talebin de etkisi ile her vadede, kısadan uzuna ortalama 55 bps geriledi. Döviz piyasalarında ise spot getirilerde TL yılbaşından bugüne dolar karşısında diğer gelişen ülkelere benzer bir performans sergilse de, oynaklık göstergelerinde yuan ile birlikte pozitif ayrıştı ve implied vol. %8 üzerinde düşüş gösterdi. 

 

 Peki ya tavsiyeler..

JPMorgan Türk hisse senetleri için ağırlığını artır tavsiyesi verirken,  ​Deutsche Bank Euro/TL 'de sat tavsiyesi ile TL’de pozitif görünümü destekledi, HSBC gelişen ülke kurları içerisinde TL’i olumlu ayrışan sepete ekledi ve Credit Suisse analistleri enflasyon görünümü nedeniyle Türkiye tahvillerinin ralli yapacağını savunarak 2020 vadeli Türk tahvilinde alım tavsiyesinde bulundu.

Sermaye piyasalarında iyimserlik sürerken, özellikle kurda azalan oynaklık ve dengelenme ile TCMB döviz satım ihale tutarını 2015 Ağustos seviyesine indirirken, fonlama maliyeti yeniden %9 altına geriledi. Fakat ekonomik görünüm ve temel makro datalar sermaye piyasalarındaki bu iyimserliği destekliyor mu sorusu hala cevapsız. Enflasyondaki iyileşmenin kalıcı olup olmadığıı, Cari Açık/Büyüme rasyosunda kırılganlığın devam ettiği ve fonlama tarafının hala sağlıklı hala gelemediği (net hata noksan ve eriyen merkez bankası rezervleri ile fonlanmaya çalışılan bir cari açık..) endişeleri sürüyor. Öte yandan risk göstergelerinde bozulma, özellikle güven eğilimlerindeki düşüş (kurdaki iyileşmeye rağmen) ve hala arka plana atılsa da devam eden jeopolitik riskler,  yeni anayasa-başkanlık sistemi tartışmaları ile TCMB Başkanı kim olacak sorusu türk varlıkları için kalıcı iyimserlik hakkında soru işaretlerini artırıyor. Yeniden kısa vadeli sermaye hareketlerinden nemalanma beklentisi ve küresel merkez bankalarının genişleme yanlısı politikaları ile artan likidite ortamı şimdilik iyimserliği destekliyor, ama en kötüsü geride kaldı demek için erken sanırım.