Bloomberght
SON DAKİKA
Bloomberg HT Görüş Koray Gültekin Bahar Hepimiz "0" noktasındayız

Hepimiz "0" noktasındayız

Giriş: 24 Ekim 2025, Cuma 08:34
Güncelleme: 24 Ekim 2025, Cuma 08:34

San Francisco’da düzenlenen OpenAI DevDay, teknoloji dünyasının kalbinin attığı birkaç kilometrekareye sıkışmış bir gelecek laboratuvarı gibiydi. Şirket ortağım Arman Eker ile bu önemli toplantıyı birlikte izledik ve herkesi şaşırtan hızlı değişime yerinde tanık oldu.

Kimler yoktu ki Sam Altman, Jony Ive, Greg Joswiak... Hepsi oradaydı.

Altman, sahnede iPhone’un efsanevi tasarımcısı Jony Ive ile birlikte yer aldı. Ive, mayıs ayında OpenAI’ye 6,4 milyar dolarlık bir “yetenek transferi” anlaşmasıyla katılmış ve yapay zekâ donanımı geliştirme misyonunu üstlenmişti. Oturum çok ilgi gördü ama izleyicilerin duymak istediği OpenAI’ın yeni vizyonu ya da “daha fazla token nasıl tüketiriz” değildi; “insanlığın sınırlarını dijital zekâyla yeniden nasıl tanımlarız?” sorusuydu.

Altman, yazılım geliştirme ajanı Codex’in genel kullanıma açıldığını ve Sora 2 modelinin artık API üzerinden geliştiricilerce test edilebileceğini duyurdu. OpenAI’ın tanıttığı “agent builder” özelliği, bana göre bu etkinliğin dönüm noktasıydı. 6 haftada geliştirilen bir ürün, bugün onlarca girişimi çöp haline getirebiliyor.Henüz mükemmel değil, hatta rakiplerine kıyasla daha basit ama arkasında 500 milyar dolarlık bir şirket, devasa bir ekosistem, sınırsız kaynak var. Bu durum, bugünün hızını anlatıyor: Artık “tamamlanmış ürün” diye bir şey yok; hızın kendisi ürün haline geldi. Greg Joswiak’ın da dediği gibi, “2025, agentic yıl olacak.” Bu cümle, sadece bir vizyon değil; girişimcilik dünyasına yazılmış bir uyarı gibi.

Uygulama değil, ekosistem devri

Etkinlikte beni en çok etkileyen kısım, ChatGPT’nin içindeki uygulamalar demosuydu. Artık Spotify’a, Canva’ya, Coursera’ya gitmeden hepsiyle ChatGPT’nin konuşma ekranı üzerinden etkileşime girebiliyorsunuz. “Akşam yemeği için bir playlist oluştur” diyorsun, Spotify devreye giriyor. “Sadece kadın vokaller olsun” diyorsun, anında filtreliyor. Aynı anda hem üretken hem sezgisel bir yapay zekâ asistanına dönüşüyor.

Bunu sadece bir App Store olarak değil, bir işletim sistemi olarak kurguluyorlar. OpenAI, kendi ekosistemini kuruyor. Uygulamalar artık onun içine taşınıyor — tıpkı yıllar önce Apple’ın App Store etrafında yarattığı ekonomi gibi. Aslında OpenAI, Apple’ı bile tehdit ediyor!

Ve bu sadece bir platform değil, yeni bir gelir modeli, yeni bir dağıtım biçimi. Geliştiricilerin para kazanabildiği, kimlik doğrulama yapabildiği, kendi kullanıcılarını yönetebildiği bir dünya inşa ediyorlar.

Belirsizlik, fırsat ve hız

Jony Ive’ın Sam Altman’a söylediği şu cümle salonda yankılandı: “Hepimiz şu an 0 noktasındayız.” Hiç kimse, “20 yıldır bu işin içindeyim” diyemiyor artık. Çünkü oyunun kuralları her altı haftada yeniden yazılıyor. Bu, korkutucu olduğu kadar heyecan verici de. Herkes aynı noktadan başlıyor. Aynı zamanda herkes için hem risk hem fırsat.

Bugün GPU gücü olan şirketler öne geçiyor, olmayanlar geride kalıyor. Şu an bir “gold rush” yaşanıyor; herkes kaynaklara, işlemciye, kapasiteye koşuyor. Ama kimse 5 yıl sonra bu ekosistemin neye benzeyeceğini bilmiyor. Belki maliyetler bir gecede yüzde 70 düşecek, belki tamamen yeni bir paradigma çıkacak. Bildiğimiz tek şey, bilinmezliğin artık işin doğası olduğu.

Hala geç kalmış sayılmayız

DevDay bana şunu hissettirdi: Bu kadar hız, bu kadar para, bu kadar rekabet arasında bile insana bir alan bırakıyor teknoloji. Çünkü gerçekten “hepimiz 0 noktasındayız.”

Elinde fikir olan herkes için bu, tarihte çok az rastlanan bir fırsat anı.

Korkutucu mu? Evet. Hissettiğim şey şu oldu: Bu sadece bir teknoloji etkinliği değildi. Bu, “birkaç girişimi nasıl batırırız” kadar acımasız bir inovasyon yarışıydı. Aynı zamanda da olağanüstü bir eşitlik anı.

Ve bu eşitlik, belki de geleceği tanımlayacak en devrimci yenilik olacak.