Advertisement

Global tarafta, gelişmekte olan ekonomiler için zor geçen bir 2018’in ardından, FED’in yumuşak söylemleriyle, Ocak ayında gelişen ekonomilere sermaye akımlarının hızlandığını görüyoruz. Türk finansal piyasaları Ocak ile başlayan gelişen ülke rallisine, geçen haftaya kadar katılamamıştı. TL de endeks de emsallerinden negatif ayrışıyordu. Ardından geçtiğimiz hafta TCMB’nin, korkulanın aksine, sıkı duruşunu koruması ve Mart ayı faiz indirim ihtimalinin de azalmış olması TL varlıklara yaradı. Böylece yılbaşından bu yana dolar bazında gelişmekte olan ülke endeksleri (MSCI-EM) %5 yükselirken, bizim Borsamız yine dolar bazında %9 artış kaydetti.

Hem faizde gevşeme hem de endeks tarafında hızlı değer kazancının olduğu bir haftayı geride bıraktık. Bu kadar hızlı bir rallinin ardından bir miktar dinlenme görebiliriz. Global tarafın bu süreçte nasıl seyredeceği önemli. En kısa vadede Avrupa Merkez Bankası toplantısı var (Perşembe).

Avrupa’da işler özellikle Fransa ve İtalya gibi ekonomiler için iyi gitmiyor. Durum böyleyken, Avrupa Merkez Bankasının daha da güvercin bir söyleme geçmesi muhtemel. FED ile sakinleyen piyasalara bir tur da Avrupa Merkez Bankası iyimserliği  gelebilir .

Global tarafta rüzgarın arkamızdan estiği varsayımı altında, piyasa ilk aşamada TCMB tarafındaki riski/korkuyu atlatmış gözüküyor. Onun da fiyatlaması oldu. Ardından Şubat ve Mart ayındaki yüklü iç/dış borç ödemelerini izleyeceğiz. Bankalar tarafında ikinci çeyrekte önemli dış borç itfaları var. Piyasayı rahatsız edici gelişmeler olmadan bu dönemi de atlatırsak, yılın ikinci yarısında TL varlıklarda olumlu seyrin devamı şaşırtıcı olmaz.  Bu süreçte de, global tarafta bizi zorlaması muhtemel iki risk vardır, Avrupa’da zayıflayan ekonomi ve Çin-ABD ticaret savaşı.  

Genel olarak finansal piyasalar ile makro ekonominin çok fazla karıştırıldığını görüyoruz. Türkiye finansal piyasaları, TL, faiz ve endeks, yaşadığımız bu kriz sürecini son 3-4 yıldır fiyatlıyor. Emsallerimize kıyasla en kötü performans gösteren ülke biziz. Ve bu da fiyatlanmış durumda. Dolayısıyla her ne kadar makro ekonomide bizi son derece tatsız bir 2019 beklese de finansal piyasaların önden fiyatladığını unutmamak gerek. Tüm dünyada benzer örneklerde görebileceğimiz gibi, krizin en derin olduğu noktalarda finansal piyasalar iyi performans gösterebilirler. Ne oldu işler düzeldi mi? Sorusu burada doğru soru değil. Çünkü piyasalar sadece işlerin düzelmesine göre değil, ucuzluk ve relatif performans gibi finansal rasyolarla ve algı ile de çalışırlar. O yüzden makro tarafta işler son derece tatsız giderken bir de bakmışsınız endeks %10 değer kazanmış, faiz düşmüş TL varlıklar iyi performans göstermiş. Tam da bu sebepten içinde bulunduğunuz makro döngünün hangi aşamasında olduğumuzu bilmek ve olası riskleri rakamsallaştırabilmek teknik anlamda çok kıymetlidir. O döngünün başındaysanız finansal piyasalar başka reaksiyon verir, sonundaysanız bambaşka bir fiyatlama görürsünüz.